Azalması, hatta yok olması gereken bir siyasî sayrılık giderek yayılıyor. İki satır okumuş ya da bir diploma sahibi olmuş kendini aydın sanan her seçkin, ağzını açtığında sayıp döküyor:
- Bu halk cahil. - Bu işçi sınıfı yaramaz, yozlaştı, sömürü düzeninin bir parçası haline geldi, sınıf bilincine ulaşamadı.... - Bu köylü düzenin en pasif destekçisiydi zaten. - Bu esnaf düzenin en eski parçasıdır. -Bu öğrenci, dünkü öğrenci değil... - Bu STK'lar işe yaramaz; kimi iktidarla özleşti, kimi korktu, sindi... ***
Kimse bunlar doğru olsa bile bir nedeni olmalı diye düşünmüyor. İnsanlar,
- İyi bir eğitim istiyor. Bakın İmam Hatip Liseleri kontenjanlarını dolduramıyor, hükümet, velileri evlatlarını neredeyse zorla İmam Hatiplere kaydettirmeye çalışıyor. - Sağlıklı bir yaşam istiyor. Bakın, Şehir hastanelerinin uzaklığından, ilaç bulamamaktan, sağlık hizmetlerinin neredeyse paralı hale getirilmiş olmasından şikayetçiler. - Eğlenmek, Dünyayı gezmek, kendilerine zaman ayırmak istiyor. - İşsizlikten yakınıyor, daha da ötesi, sevdiği- beğendiği işte çalışmak, yaptığı işten zevk almak istiyor. Bütün bunları vaat eden bir parti istiyor. Dahası bu partinin güvenilir, becerikli, ülkeyi yönetebilecek kapasitede ve bilinçte insanlardan oluşmasını istiyor.
İnsanlar, bu istediklerine ulaşamayacaklarını anlayınca, diler dilemez tarikatlara, medyanın ve sporun uyuşturucu alanına sığınıyor. İşte tam bu noktada bizim sosyal dönüşümcü olması gereken elitler (yani toplumu dönüştürmek sorumluluğunda olanlar) zihnen de köreldiği için başlıyorlar gevelemeye:
- Bu halk cahil...
Haydi oradan tembel!
Ahmet Ümit Aloğlu