Saadet Partisi Lideri, “Mühim olan nokta parlamenter sisteme geçilmesidir.” dedi.
Bütün muhalefet partileri liderleri aynı görüşte. Bu söylemi her duyuşumuzda kafamızda şu soru beliriyor:
- Tek adam rejiminden parlamenter demokrasiye geçmek demokratikleşmeye yeter mi?
İktidar ortakları yeni bir Anayasa ihtiyacından söz ediyor.
Görülen şu: İktidar, tek adam rejimini tahkim için, muhalefet ise parlamenter rejime geçmek için anayasa hazırlamaktan söz ediyor.
Bu durum yeni bir soru üretiyor:
- Bir anayasa nasıl ve hangi hususlara, hangi siyasi esaslara, hangi toplumsal temellere dayandırılmalıdır?
Bizde 1924’ten beri rejim sorunu, Anayasa değişikliği ile çözülebilir sanıldı. Oysa her yeni anayasa ile kendine özgü yeni bir “otoriter” rejim getirdi.
Sadece bu gerçeklik bile göstermektedir ki “rejim sorunu tartışmak”, “demokratikleşmeye” yetmiyor. İlla da rejim sorunu ile devlet biçimi siyasi tercihler ışığında tartışılmalıdır. Çünkü yaşayarak da gördük ki demokratik parlamenter rejimin en canlı olduğu DP döneminde bile ülkede rejim, tamı tamına bir “otoriter” rejimdi. Bu rejime son veren 1960 anayasası ile gelen rejim de 1980 darbesinde yapılan 1982 anayasası ile gelen rejim de toplu sözleşme ve sendikal haklarla ilgili yasalar yürürlüğe girdiği halde baskıcı (otoriter) bir rejimdi. 2000’li yıllarda yapılan anayasa ile ise sınıf temelli siyaset ülkenin siyasi hayatından çıkarıldı, demokratikleşme tartışmaları sınırlandı; rejim de iyice otoriter hale geldi. Siyaset dünyasının tartışmaları İslamî devlet ve Kürt sorununa kaydı. Bu durum, bize, dünden miras kalan otoriter bir rejimi dayattı.
Bütün bunlar gösteriyor ki bizim demokratik bir anayasa ile demokratikleşmeye ihtiyacımız var. Bu tespit doğru ise otoriter rejime nasıl karşı çıkılacağı açık seçik tartışılmalıdır. Bu tartışmaya baskıcı rejimi hangi nedenlerin, hangi koşulların getirdiği tespit edilerek başlanmalıdır. Çünkü yeni anayasanın hangi güçler dengesi üzerine kurulacağını bilmemiz, hazırlanacak anayasanın temelini oluşturacaktır. Bu tartışmada yeni devlet biçimine nasıl geçeceğimiz, yeni rejimin dayanacağı toplumsal temelin ne olacağı, demokratik devlet biçimine nasıl geçeceğimiz açıklık kazanmalıdır.
Özetlersek, demokratik bir rejimin inşasına tek başına parlamenter sisteme geçmek yetmez. Yeni anayasa, anlatmaya çalıştığımız toplumsal ve sınıfsal temeller üzerinde tartışılarak hazırlanmış bir anayasa olmazsa hiç bilmediğimiz eni ya da eskilere benzer bir otoriter rejimle karşılaşacağımız kesindir.
Ahmet Ümit Aloğlu