Osmanlı hayranları daha iyi bilir, imparatorluğun en büyük padişahı, Avrupalıların “muhteşem” sanıyla niteledikleri Kanunî Sultan Süleyman Han’dır.
Sultan, savaş meydanlarında kaldığı 10 yıldan fazla zaman diliminde imparatorluğa kattığı kalelerden bazılarına, çoğu da sadrazamlarının, vezirlerinin yaptırdığı külliyeler (Rüstem Paşa Külliyesi, Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi, Kılıç Ali Paşa Külliyesi, Haseki Külliyesi ve Mihrimah Sultan külliyeleri (Üsküdar ve Edirnekapı'da olmak üzere iki tane), Hadım İbrahim Paşa Külliyesi, Kara Ahmed Paşa Külliyesi) bir yana tutulursa hepi topu şanına yakışan değerli sanat eseri Süleymaniye Camii’ni yaptırmıştır.
Sultan, saray da yaptırmıştı. Bildiğimiz kadarıyla hepi topu bir tane. (Edirne’de “Yeni Saray”) Koca Kanunî neden başka saray yatırmadı?
Başka nedenleri de olabilir ama en belirleyici olanı parasızlıktır. Ülkeye, büyük topraklar katmış olan padişahın hazinesi, ordu seferden sefere koşturulduğu için boşalmıştı.
Günümüzün Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Kanunî’den farklı olarak birkaç selatin camii yaptırdı; başta Çamlıca ve Taksim Camileri olmak üzere sayısını bilmediğim kadar…
Saraylara gelince, Osmanlı’dan kalan bütün saraylar hizmetlerinde olduğu halde itibardan tasarruf yapılamayacağını kanıtlamak için mi bilmem, Ankara’da Atatürk Orman Çiftliğinin içinde Beştepe’ye bin küsur odalı merkez sarayı, Otluk koyunda üç yüz odalı yazlık saray, Van gölü kıyısında ondan biraz küçük kışlık saray, (duyumlarımız doğru ile Kapadokya’ya bir İç Anadolu Sarayı yapılacakmış) … Dikkat isterim ki bu saraylar ve kendilerinin döneminde yapılan bütün devlet yapıları, özgün mimari diyebileceğimiz “Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan dönemi mimarisi” ile inşa edilmiştir; Dolmabahçe gibi borçla yapılmış olsa da…
Kim daha büyük sorusunu geri alıyorum. Bu soru, kim daha çok saray ve cami yaptırdı diye sorulabilir.
Siz ne dersiniz?
Ahmet Ümit Aloğlu