Politika ile "efsane" arasında ne ilgi olabilir diyebilir yazının başlığını okuyanlar.
Makyavel, "Amaca giden yolda her türlü araç meşrudur" diyor ve politikanın büyü ile, esrar ile, ahlâki değerlerle ilgisi olmadığını ısrarla söylüyor. Bu tezini, politikanın işlevli bir uğraşı olmasına karşın efsanenin işlevselliğinin olmamasıyla açıklıyor.
Biraz zaman atlayarak Karl Marx'ın en yakın arkadaşı Engels'e geldiğimizde onun, kendilerinden önceki düşünürlerin hepsinin tezlerinin iyi niyetli fakat hayalî olduğunu ; sosyalist politikaya uylaşmak için duyguları, ahlâkı ve efsaneleri değil, aklı ve bilimi öne çıkarmanın gerekli olduğunu söylediğini göreceğiz.
Bilim dünyasında efsanelerin önemini yadsımayan doktrinin sadece antropoloji olduğunu söyleyebiliriz. Antropologlar, efsanevi düşünüşün kozmolojik bir açıklama, bir hipotez olduğunu kabul ederek günümüz dünyasındaki politika dediğimiz insanı yönetme sanatına efsaneyi yaklaştırırlar. Bu pencereden baktığımızda, insanlığın bilinen en eski efsanelerinden Gılgamış Destanı'nın, Hesiodes'in Theogonia'sının; hatta Homeros'un İlyada'sının ve Odisseus'unun politik özü olan metinler olduğunu görürüz.
Önemli olan, aklı ve bilimi öne çıkaran bilimsel düşüncenin, işlevi ile efsanenin işlevinin ayrıştırılmasıdır. Günümüzde politika, artık giderek efsanenin etkisine girdiğini, Engels'in söylemini kullanacak olursak, tarih kılıfı kullanarak hayali bir zemine kaydığını söyleyebiliriz.
Teknolojinin zamanı ve mesafeyi giderek ışığı da kontrol altına alarak sıfırlamaya çalıştığı çağımızda insanoğlunu dinsel, ırksal, renksel vb ölçütler kullanarak parçalamanın, birinin diğerini aşağılamasının, ilkel efsane çağına dönme özleminden başka argümanlarla açıklanmasının olanağı yoktur.
Efsaneye, Osmanlı'nın altın çağına, Asr-ı saadete özlem duyanlara, o özlemle politika üretmek isteyenlere efsaneyi iyice incelemelerini salık vermek gerekir; çünkü efsanelerin kurguları bir labirente benzer, pek de düz çizgisel bir görünümde değildir, labirentin içinde kaybolabilirler.
Ahmet Ümit Aloğlu