Politik kültür konusunda çalışanlar bir çok toplumsal olgu ve değer gibi politik kültürün de kolay kolay değişmediğini/gelişmediğini; fakat tersine kültürel bir süreklilikten söz edilebileceğini vurgulamaktadır.
Fransız Devrimi, devrim öncesi Fransız politik kültürünü değiştirmemiş, "büyük değişim" savlarına rağmen sadece eski kültür kodlarını yeniden üretmiştir.: Baba- oğul- Ruhü'l Kudüs teslisinin yerine özgürlük, eşitlik, kardeşlik üçlemesi gelmiş, yıkılan yakılan kiliselerin yerini de "sivil din" kavramlaştırması almıştır.
Bolşevik devrimi de mutlakçı- otoriter Rus politik kültürünü değiştirememiş, sadece bu kültürü yeniden üretebilmiştir. Stalin dönemindeki otoriter yönetim, Rus mujik kültürü ile temellerde farksız, pratik amaçlarda uyumludur.
Antonio Gramsci, "Bir toplumsal değişimden bahsedilince bunun toplumsal yaşamın bütün hücrelerinde gözlemlenebildiği taktirde kabul edilebilir" olduğunu söylerken toplumun hücrelerine işleyen kültürün değişmesinin zorluğuna işaret etmekle kalmıyor, Marx'ın "İnsanlar, tarihlerini kendileri yaparlar; ama devraldıkları koşullar içinde." sözünü de anımsatıyordu.
Cumhuriyet, Oğuz Han'dan, Son padişaha uzanan; artık çürüdüğü için yıkılan otoriter- monarşik yapının yerine yeni bir yapı inşa ediyordu. Ancak akılda tutulmalıdır ki bu yeni yapı, bu toplumun politik kültürü üzerine inşa ediliyordu. Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün tek adamlıkları, Menderes'in "Odunu aday gösterirsem odunu seçtiririm" övünmesi, 1960 sonrasında Nihat Erim ve haleflerinin ülkede estirdiği faşist fırtınalar, Turgut Özal'ın "Anayasa bir defa delinmekle bir şey olmaz" mantığı, Demir'in ikide birde "verdim ise ben verdim", "Fırat kenarında yayılan kuzudan ben sorumluyum " duygusu toplumsal kültürün bütün çabalara rağmen kolay değişmediğinin kanıtlarıdır.
Bugün, Erdoğan'a ve onun evlatlarımızın, ülkemizin, bütünüyle ulusumuzun geleceğini belirleyecek olan eğitim dahil tümüyle haklarımızın, özgürlüklerimizin, varlığımızın iki dudağının arasına sıkışmışlığına halkımızın tepki vermemesini, bu sosyolojik gerçeği bilmeyenler, "halkımız cahil" kolaycılığı ile açıklayabildiklerini sanıyorlar.
Politik kültüre kalıcı veriler ekleyemeyenler, bir söylem geliştiremeyenler, bir kültürel anlam örgüsü yaratamayanlar iktidarları eleştirerek oy alabileceklerini zannedenler hayal kurmaktan öteye gidememektedirler...
Ahmet Ümit Aloğlu