Çok araştırma yapıldı ,çok söz söylendi bu konuda.
Örneğin Demirel, “Tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur” dedi. Pek doğru gibi görünüyordu; yaşadık, doğru olmadığını gördük.
Sokağın nabzını tutmaya çalışan gazeteci, yoldan geçen teyzeye soruyor:
- Halinizden memnun musunuz?
Kadın bir konuşuyor; pahalılık, enflasyon, çöpten yiyecek toplamaya dek bir döktürüyor, dinleyip de ağlamamak elde değil.
Gazeteci son sorusunu soruyor:
-Kime oy vereceksiniz?
-Oy verecek başka kimse mi var, elbette Erdogan’a vereceğim.
Kentlerde durum bu, köylerde ise şöyle:
-Pahalılığı kim yapıyor teyze?
-Gözü kör olası Kılıçdaroğlu.
-Ama o iktidarda değil.
-İşte ondan yapıyor. Biz pahalılığa kızalım, Erdogan’a oy vermeyelim de kendisi geçsin başa.
-Pekiyi Erdoğan’dan memnun musunuz?
-Yok.
-Pekiyi memnun değilseniz neden veriyorsunuz oyunuzu?
-Erdogan Müslüman. Alnı secdeye değiyor.
İşte sorun burada. Halk ekonomik durum nedeniyle vermiyor oyunu. Belki oligarklar çıkar ilişkileri nedeniyle oy veriyor, hatta kontrollerindeki insanlara oy verdiriyor olabilirler; ama halk, büyük çoğunluk çıkar ilişkilerine göre değil, ideolojik nendelerle, inançları doğrultusunda oy veriyor.
Değilse AKP’nin, şu ekonomiyle, ülkede eğitimden orduya, iktisadi devlet teşekküllerinden bankalara; hava yollarından deniz yollarına, basından tv’lere kadar bütün kurumları çökmüş haldeyken, hak- hukuk- adalet kavramları yerlerde sürünürken, insanların fikir ellerinden alınmışken oy alabilmesi mümkün mü?
Ne diyor Merdan Yanardağ: “Biz hak, hukuk adalet, sefalet diyoruz, onlar “Ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez” diyor. Sanki aksini savunan varmış gibi”.
Özetleyelim:
İnsanlar hamaset duygularına, inançlarına, geleneklerine göre davranış geliştirmeyi rahat ve güvenilir buluyor. Oyunu da bu duygularının gösterdiği istikamette kullanıyor. Değilse bilmem kaçlı çetenin, bilmem hangi sanayicinin, hangi basın patronunun, hangi baronun ilişkilerindeki çıkar hesabını anlıyorum ama köydeki Hasan Emminin, Nazife Teyzenin ne çıkarı var A ya da B kişiye oy vermekle?
A.Ümit Aloğlu
08.02.20024, Kuzucubelen