Merhaba Sevgili Ünlemcim,
Merhaba Şiirlerin İzleği,
Bugün yazdıklarıma baktım, nostaljik bir özlemle. Neden bilmem, hiçbirinde tarih yok.
Zamanı yoksunmak mıydı yaptığım, akıl mı edemedim, bilmiyorum.
Bundan böyle tarihlemek istiyorum. Doğru olur mu, onu da bilmiyorum. Yıl boyutundan kaçınmak istiyorum hâlâ; ama günü şaşırmak da istemiyorum. Sen ne dersin, tarihleyeyim mi?
Bugün bir mensur şiir denemesine ne dersin. Çok denedim, başaramadım. Belki bu gün, bakarsın başarabiliriz.
// Uyanan gün müdür, sen misin; bedenim mi zamanın koynunda? Şimdi sen uyandın. Güneş uyandı. Zaman boşa akıp gittiğinin ayırdında. Geri dönemiyor. İlerlemesine neden bulamıyor. Dursa, rüzgâr alıp götürecek, ölümün karanlığını duyumsayarak.
Sabahları kendimi yenilenmiş sayardım, günü soğururdum. Yıldızlardan kurtulduğuma sevinirdim. Aydınlığın parlaklığında ürperirdim. Yürüyüp tepelere çıkardım. Berçenekler toplardım. Ateş yakardım. Soğumuş duyularımı ısıtırdım. Dalıp geleceğe bakardım. Yaşanmayası günlere beddualar okurdum. Uyanırdım. Ölmediğimi anlardım, ölmemiş olmanın acısını duyumsayarak.
Geçmişi dirilteceğim. Tüneller kazacağım yaşanamamış zamanlara. Yüreğimde yeşil kalmış fidanlara ısı vereceğim, gözyaşı vereceğim, umut aşılayacağım; ölmemiş olmanın tadını duyumsayarak.
Şimdi zaman tek bir an. //
Dönüp okudum. Pek bir şeye benzememiş. Üzüldüm. Bu konuda biraz çalışmam gerekiyor. Ne zaman çalışacaksam? Dünyayı göremiyorum, çalışmam kısıtlandı, yazmam yasaklandı. Çok şükür düşünmekte özgürüm; sanırım o da neyi düşüneceğimle sınırlı.
Peki rahatsız mıyım bu durumdan? Ne garip memnunum.
Böylece ne varsa geçmişimde, alıp onları bir küveze koyuyorum, yüreğimle besliyorum, nefesimle oksijen veriyorum. Yeşerecekler.
Kafamdaki pikabın iğnesi takıldı, dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum. Sözün anlamını ritimle birleştirmenin tadına varmak istiyorum. Anlam da ses de değerli hale gelecek. Ne var ki başaramıyorum.
Bu günlük yine bir şiirle noktalayalım da yüreğimizdekileri, sonra, bakarsın bir gün mensureye benzer bir şey de üretiriz.
Şeyh Galip deryasından bir damlaya ne dersin?
Ey hoş o zaman ki dil olup şâd
Cân milki idî meserret-âbâd
Etdim o hevâları yine yâd
Allah içün eyle ey felek dâd
Ârâyiş-i rûzgâr idim ben
"Ey, gönlü neşelendirip can mülkünü sevinçle dolduran zaman, sen bir sevinç yeriydin. O havaları yeniden anladım ey felek, Allah için yardım et. "
Ben zamanı süsleyen biriydim.
Bütün zamanları süsleyen güle iyi uykular diliyorum.
Bütün iyilikler, güzellikler seninle olsun. Yüzünden gülücükler eksik olmasın.
Sevgimde kal...
Şiirde kal,
Şiir kal.
İmza: Sen kanda ol aftâb kanda
Derya kanda serâb kanda.
( Sen nerdesin güneş nerde? Deniz nerde, serap nerde?)
Ahmet Ümit Aloğlu