Çok sevdiğim (doğrusu bütün öğrencilerimi severim) bir öğrencim, kendisini “Milliyetçi” diye tanımlar, yerini getirip sordu: “Hocam, Kılıçdaroğlu bu ittifakı bozacak; “Bu ülkeye demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer.” ne demek? 1, 2
Bugün de MHP Genel Başkan yardımcısı, eminim Kılıçdaroğlu’nun ne dediğini anlayamadığı için, aynı soruyu sorarak aklınca politika yapmış.
***
Geçmişte bir Başbakanımız da aynı sözü söylemişti; ama bir tepki aldığını anımsamıyorum. 3
Gelelim sorulara.
Diyarbakır’ın bir kentimiz olmaktan öte bir anlamı mı var ki böyle söylemlere özne oluyor?
Evet, bir özelliği, bir misyonu ve bir de vizyonu var:
Orta Doğu’nun ve bizim Güney Doğumuzun en büyük kentidir.
Tarihi için bir cümle yeter: İnsanoğlunun avcılıktan tarıma geçtiği, buğday ürettiği ilk yerleşkelerden biri, belki de ilkidir. Üst Mezopotamya’nın başkentidir. Pek çok medeniyetin izlerini taşıyan, doğudan batıya, güneyden kuzeye giden yolların kesiştiği bir merkezdir. Bu konuda tarihi kaynaklar doyurucu bilgiler verir; Asurilerden, Partlardan Türkiye’ye kadar…
Bugün itibariyle nüfusunun çoğunluğu Kürtlerden oluşan bu kentimiz, cezaevleriyle ünlü ise, kentin demografik yapısı ve kentsel yapılanışı tahrip edilirse, insanları hak ve adalet arayışında zavallılığa itilmişse ve iktidara talip bir siyasi lider bu durumun telafi edilmesi gerektiğini anlatmak istiyorsa ne söylemeliydi? Seçilmiş belediye başkanı ceza evindeyse, kentlinin oy verip parlamentoya gönderdiği vekillerinin partisi kapatılmaya çalışıyorsa demokrasi inşasına nereden başlanabilir?
Evet, ülkede demokrasiden iz kalmadığı, gelir dağılımında adaletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk hakim durumda olduğu için Kılıçdaroğlu’na katılıyorum, “Bu ülkeye demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer” çünkü adaletsizlik, hukuksuzluk, açlık, işsizlik, pahalılık, dışlanmışlık en çok orada kol geziyor. Oraya demokrasi getirmek salt Güney Doğu Anadolu’ya demokrasi getirmenin ötesinde bütün Doğuya, Ortadoğu’ya demokrasi fidanı dikmektir.
A.Ümit Aloğlu. 29.01.2022, Mezitli