Bir gün "milliyetçilik"ten söz edeceğim gelmezdi aklıma; çünkü milliyetçilik bir laf işi değil, gönül, beyin ve ülkü işidir.
Bu yazıyı okuyan birileri, "Ya inanç?" diye bağırıyor olmalıi
Bağırsınlar, ben din ile ırkı birbirine karıştıranların, teoloji ile sosyolojiyi ayırt edemediklerini düşünürüm. Teoloji bir yana sosyologlar milleti (ulusu) dili ortak olan yani aynı eğitimi almış bireylerden oluşan kültürel bir birlik olduğu için şöyle tanımlarlar: Bir vatanda yaşayan; aynı dili ve kültürü paylaşan; tarihi ve amaçları ortak insan topluluğu...
Milliyetçilik ise (ulusçuluk, nasyonalizm) bir ulusun geçmiş kültürünü yeniden keşfedip ondan bir ulus yaratma edimidir, Ernest Gellner'e göre. Eric Hobsbawm, büsbütün farklı bir anlatıyla aynı noktaya götürür bizi: Milliyetçiliğin üç yöntemle oluştuğunu söylerken en çok da eğitim, kitlesel törenler, ulusal anıtlar üzerinde durur ki bunlar da zaten Gellner'in kültür dediği kavramın bileşenleridir. Biz, dil, tarih veya kültür bağlarıyla biçimlenen ulusu yaşatma ve ilerletme ülküsü diye tanımlardık milliyetçiliği.
Dili, kendimizi ifade için; tarih, geçmişimizle beslenen gururumuzu, geleceğe olan inancımızı beslemek için; kültür, dün bilinci ile gelecek tasavvurumuzu inşa amacıyla tanıma aldığımız sözcüklerdi.
Cumhuriyet, daha on yaşına girmeden Türk Tarih Kurumu'nu (1932) ve Türk Dil Kurumunu (1932) kurdu bu millet ve milliyetçilik kavramlarının altını doldurmak için. Anca bunlarla yetinmedi; ulusçuluk tanımının üçüncü temel öğesi olan kültür alanı boş kalmasın diye, Dil Tarih Coğrafya Fakültesini (1935) kurdu.ii
Bu kurumların yaptıklarından öz etmeye kalksam gerçekten kitaplara sığmaz. Sadece amacını söyleyeyim: Bir milletin tarihi büyüklüğünü, zenginliğini açığa çıkarmak; o kültüre dayanan bir millet yaratmak...
O noktadan nereye geldik? Bütün bunları bana yazdıran ne? Söyleyeyim: Türk Tarih Kurumu'nun başına bir Ensar Vakfı yöneticisi getirildi... Atatürk'e saygısızlık eden, hakaret eden biri...
Burada, 1980 darbecilerinin bu kurumların başına getirdiği felaketleri anlatmayacağım. Ama şunu söylemeden duramayacağım: Ben o kurumlarda çalışanlardan biri olsam ya da DTC fakültesinde çalışan bir akademisyen olsam her halde çalışmaya devam edemezdim.
Anladık bir İslam devletine doğru gidiyoruz; anladık "Ensar" faklı bir anlayış; ama tarihimize saldırılıyorsa iktidara değilse bile ortağına soramaz mıyız:
Siz hangi millettensiniz, nasıl Milliyetçisiniz?
Ahmet Ümit Aloğlu
---------------------------------------------------------------
i Hepimiz biliyoruz ki ABD, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile Ortadoğu'da birçok ülkenin sınırlarını değiştirmeyi, bu ülkelerde "Ilımlı İslam devletleri" inşa etmeyi amaçladı.Beyinleri bu amaca uygun şekillenen bir gurup insan Türkiye'de Ilımlı İslam devleti kurulması amacını "Türk- İslam Sentezi" ile sloganlaştırdılar.
ii Tiyatroları, Operayı, Ulusal Kütüphaneyi, devlet resim ve heykel sergilerini, sözcük, deyim, atasözü, terim, türkü, destan, şiir derlemelerini unutmamalıyız