Geçmişe özlem duyar mısınız?
Politikada nostalji pek sevilmez; ama hemen her ülkede geçmişe, geçmişin efsanevî dönemlerine özlem duyanlar vardır.
Salt kimi kararlarını efsane liderlere özenerek alan liderler olduğu gibi bütünüyle politikalarını efsanelere göre düzenleyenler, onlardan aldıkları ilhamla politik hayata yön verenler de vardır.
Bakın bize, hala Ergenekon'da, Altaylarda, Malazgirtlerde, Mohaç ovalarında, İstanbul surlarında, Viyana kapılarında, Çanakkale sırtlarında olmak isteyenlerle doludur ülkemiz. Hele içinizden biri, bunlardan birine dil uzatmaya kalkışsın da görün Dünya kaç köşe!
Auguste Comte, efsanelerin "insan zihninin geri bir aşamasını temsil eden teolojik döneme ait bir olgu" olduğunu iddia eder; fakat Homeros'un İlyada'sından tutun da Gılgamış destanına,Romanın kuruluşundan Türk'ün var oluşuna dek bütün efsanelerin politik bir nitelik taşıdığını görüyor, biliyoruz.
Platon (Eflatun) bizi efsaneler çerçevesinde düşünmeye zorlarken Makyavel, politikanın büyü, gizem ve ahlakî değerlerle ilgisi olmadığı; ancak toplumsal bir işlevi olduğu fikrindedir. Karl Marx'ın yakın dostu Engels ise sosyalist düşünceye ulaşmak için ahlakı, duyguları ve efsaneleri değil, aklı ve bilimi rehber edinmenin şart olduğunu söyleyecektir.
Efsanelerin, bir yanıyla geçmişe özlem duymanın deneysel düşünceden ayrıldığını , tarihsel ya da kozmolojik bir yaklaşım olduğunu Sir James Frazer'den öğreniyoruz.
En sert yaklaşımı ise Kant ve onu devam ettiren Cassirer'de görüyoruz: "İlkel, akıldışı, tehlikeli."
Ne var ki Levy Strauss'un efsaneye en çok benzeyen şeyin politik ideolojiler olduğu görüşüne yaklaşan bir bakışla, Gılgamış'tan Mete Han'a, Büyük (Deli) Petro'dan Napolyon'a, Hitler'den Mussolini'ye, Fatih'ten Mustafa Kemal Atatürk'e dek hemen her politikacı bir efsane yaratmak gereğini hissetmiştir, diyebiliriz. .
Efsane yaratabilenler büyük politikacı olabiliyor, yaratamayanlar unutulup gidiyor.
Günümüzde bize gelince: 15 Temmuz fevkalade önemine rağmen bir efsane yaratmaya yetmedi. Öyle anlaşılıyor ki iktidarımızın yarınlara kalması için çağdaş bir efsane yaratması gerekiyor. Toplumsal ya da ekonomik manipülasyonlar, Hıristiyan Sırplardan et alıp- halka hizmette bile ayrımcılık yaparak- İslamcı sermayenin alış veriş merkezlerinde satmak, bu iş için yeterli olacak gibi görünmüyor. İlla da toplumun bütününü kucaklayan, insanımızı çağdaş dünyanın yaşam düzeyine ulaştıracak, kültürümüzü çağdaş uygarlığın üstüne çıkaracak bir efsane yaratmaları gerekiyor...
Ahmet Ümit Aloğlu