16 Niısan 2017 Pazar günü yapılacak Anayasa referandumunda insanlarımızın “HAYIR” demek için birçok nedeni var.
Bazılarının nedenleri kendilerine özgü…
Benim de birçok nedenim var; bunlardan biri üzerinde hiç konuşulmayan bir konu: Sanat!
Adam Smith, emeği, “sermayeyle değiştirilen emek” olarak tarif ettiğinde maddi üretime tekabül eden zihinsel üretimi yok saymış, sanatın ancak yayıncıya para kazandırması ölçüsünde saygın olabileceğini savunmuştu. Hegel ise bir adım ileri giderek sanatın ölümünü ilan edecekti. Böylece biz, kapitalizm öncesi sanata düşmanlıkla kapitalizmin sanata düşmanlığının farklı olduğunu öğrenmiştik. Ne var ki onun fikirlerini materyalist bir temele taşıyan Marx, “sanat öldü” sloganının ekonomi politik nedenlerini yakalayınca Marksizmin sanat sloganını ilan edecekti: “Sanat öldü, yaşasın sanat!”
Çağımızda ise teknolojinin gelişmesiyle sanatçı, insanın kendi imgesini somut ve kalıcı kılma tutkusu diye tanımlayabileceğimiz sanatını geliştirme, güçlendirme, yeni boyutlara taşıma olanağına kavuştu.
Bize gelince, iktidarımız, sanatın her türlüsüne düşman olduğunu hiç gizlemedi. Onlara göre sanat, bir yaratma olduğu için, yaratmanın salt Allah’a ait olduğu fikri sabitinden hareketle, sanata ve sanatçıya tahammül edemediler. İçlerinden bir tanesinin bir orkestra, bir oda müziği, bir opera izlediğini- dinlediğini, hatta tiyatroya gittiğini, bir sergi gezdiğini görmedik, duymadık. Önlerine gelen heykele tükürdüler, ucube dediler. Şurada burada gördükleri heykelleri kırdılar, boyadılar; kimisini yerinden kaldırdılar, mahzenlere attılar, kaybettiler. Resimlerin üzerini örttüler. Onları böyle kılan kendilerine ezberletilen, insanı düşünmeye, yaratmaya, üretmeye değil, biate zorlayan sakat bir düşünce sistemiydi.
Şimdi siz, gelin de benim gibi ekmeğini sanatın bir kolunun öğretmenliğinden kazanan, sanatın her türlüsünde insan yaradılışının mükemmelliğini gören ve bu nedenle hepsini çok seven biri olarak sanatı aşağılayan zihniyete HAYIR demeyin!
Ahmet Ümit Aloğlu