Kendini Önemseyenler, Kendi Önemini Bilmeyenler
Siyaset, donmuş, kalıplaşmış, tek düze ilerleyen bir uğraş değildir. Zaman ve koşullar siyaseti biçimlendirir; ülkenin olanakları, devrin fikir yapısı siyasilere yön verir. Bu dediklerim liberal, kapitalist, sosyalist, komünist hatta dinci,tutucu olmalarına göre değil, tüm partilerin siyasi tavırlarına, stratejilerine, taktiklerine göre anlam ve önem kazanır ya da aynı nedenlerle önem kaybeder. Siyasi hayatta dün ilerici olan bir tavır, bugün gerici bir tavır haline gelebilir. Örneğin dün “Kadro” dergisinin tezleri ilerici tezlerdi. Sosyalizmden etkilenerek örülmüş, sahiplerince adına “Kemalizm” denilen bir ideoloji üetmeye çaşıyorlardı. Şöyle de söylenebilir: Kemalizmin ideolojik çerçevesini oluşturmaya çalışıyorlardı. Bugün o tezleri, o günlerdeki kadar ilerici görmeyenler çoğunlukta. Dün sosyalizmi reddeden CHP, bugün Sosyalist Enternasyonalin üyesi; ama kimse CHP’nin sosyalist bir parti olduğunu söyleyemez. Hatta partiyi daha sağa çekenler, gardırop Atatürkçüleri ya da Avrasyacı denilen ve siyasi yelpaze içinde değerlendirildiklerinde epeyce sağda kalan kesimdir. Bunların dışındaki“halkçı” diye anılan kadrolar da epeyce halk yardakçısı görünen, bu yolla sağdan oy devşirebilecekleri zehabında olan kimselerdir.
Kendilerini bu yelpazede Kemalist/Avrasyacı görenler, partiden ayrılarak partilerini kurdular.
Bunlar, kendilerini çok önemseyenlerdi.
Öztürk Yılmaz, Yenilik Partisini kurdu. Kendisini de partisini de anımsayan yok.
Muharrem İnce, Memleket Partisini kurdu. Çok iddialıydı. Ben partiden çok oy aldım diyordu. Ufukta hep serap görüyordu. Daha teşkilatını tamamlayamadan dağılan partisinin oy oranı %1’e ulaşmadı.
Mustafa Sarıgül, Türkiye Değişim Partisini kurdu, esamesi okunmuyor.
Böyleleri her zaman, her partide vardır.
Gaye Usluer, deneyimine yakışmayan bir acelecilikle istifasını verdi, Memleket Partisine girdi; Sayın Usluer, kendi önemini bilmeyenlerdendir.
Bir televizyon kanalında altılı masadan söz ederken “O masada en çok taviz veren, seçmenini, üyelerini üzen lider Kılıçdaroğlu’dur, dedi.
Gaye Hanım nereden varmış olabilir bu kanıya? Kendileri bir bilim kadınıdır. Elinde bilimsel veriler olmadan böyle konuşması, ülkemizde politikacılara yapıştırılan kimlikle konuştuğunu gösteriyor.
Ne var elimizde?
Bir türlü Atatürk’ü anlayamamışların ön kabulleri var. Kendileri Sayın Kılıçdaroğlu’nun politikalarını anlayamadıkları için, doğru bulmuyor, üzülüyorlar, herkesin kendileri gibi düşündüğünü sanıyorlar. Örneğin ben, parti üyesi değilim ama CHP sempatizanıyım. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşünden bu yana izlediği politikaları beğeniyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun politikalarını beğeniyor olmam ve izlenen politikaların beni üzmemesi, Sayın Profesörün tezini çürütür.
Gaye Hanım, kişiliği, mesleği, kariyeri bakımından partide ağırlığı olan bir hanımefendiydi, istikbali vardı, önemliydi, partililer kendisini Sağlık Bakanlığına yakıştırıyordu.
Şimdi nedir?
Şimdi kendisi, “kendi değerini bilmeyenlere”, katıldığı partinin lideri de bir değeri olmadığı halde kendisini çok değerli sananlara bir örnektir.
A.Ümit Aloğlu, 26.10.2022, Kuzucubelen