Politik meşruiyet bir yana, meşruiyet nedir?
Yasallık, yasalara uygunluk yani!
Ya töreler, gelenekler, teamüller? Yasalara, törelere, ortak değerlere uygunluk dikkate alınmadan yapılanlar meşru sayılabilir mi?
Bir de yapılanların, uygulamaların, yaşama geçirilenlerin gerçeklere uygunluğu var. Gerçeklere uymayan uygulamalar meşru sayılabilir mi?
Bir de işin vicdani, ahlaki yanı var. Vicdanları sızlatan, ahlakı çiğneyen uygulamalar meşru sayılabilir mi?
Ya erdem(Fazilet)?
Erdeme aykırı davranışlar, uygulamalar nasıl meşru bulunabilir?
Beyaz adam Kızılderili savaşında Kızılderililere yapılanlara üzülen birisini kınayan gringo,
-Kızılderili bir kadını ve çocuğunu öldürdü dün, diyor.
Savaş istemeyen adam,
-Beyaz adam da çok Kızılderili kadını ve çocuğunu öldürdü deyince, aldığı cevap meşruiyet kavramının temellerini sarsıyor:
- Ama biz onlara uygarlık götürüyoruz.
***
Bu söz bana AKP’nin, kendi varlığına, yaptıklarına, uygulamalarına meşruiyet kazandırmak için din- iman- Kur’an kullanmasını; politikalarına meşruiyet kazandırmak için geçmiş, Osmanlı, din üzerine oturtmasını düşündürüyor. AKP’nin, Müslüman Anadolu halkına İslam’ı referans aldığını söylemesini, Apaçileri öldürmelerini, onlara “uygarlık götürüyoruz” savı ile meşruiyet kazandıran beyaz adam hilekarlığına (takiyeciliğine de diyebilirdim) benzetiyorum.
Özetle söylersek: Meşruiyet, uygulayıcının çıkarlarını korumak için kendine tanıdığı haklardan doğan bir kavram değildir.
A.Ümit Aloğlu, 28 Nisan 2022, Kuzucubelen.