Sayın R.T. Erdoğan’ın Ensar Vakfının 38. Genel Kurulunda, yaptığı konuşmada: “…14 yıldır kesintisiz iktidarız ama sosyal ve kültürel alanda iktidar olma konusunda sıkıntılar var. Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir, sosyal ve kültürel olarak iktidar olmak başkadır. Her türlü imkân var, tek eksiğimiz bunları hizmete dönüştürecek adanmış kadrolar. (...) İnsan yetiştirmek her şeyden önce inanç gerektirir, sabır, adanmışlık, süreklilik gerektirir. Büyüklerinizin belki ellerinde yeterince araç gerek yoktu ama davalarına inançları vardı.” sözleriyle açığa vurduğu özlemini ve bu bağlamdaki yakınmalarını artık daha sık duymaya başladık.
Doğrudur, AKP iktidarı eğitim alanında başarılı olamadı, henüz kültürel iktidarını kuramadı. Çok eğitim bakanı değiştirdi, her yıl yeni bir sistem denedi, bir türlü sonuç alamıyor. Çünkü yapmak istediğinin adını koyamıyor. "Kültürel iktidar olamadık" sözünde, nasıl bir iktidar kurmak istediklerine dair ipuçları yok; ama iktidara geldiklerinden beri nasıl bir insan tipi yetiştirmeye çalıştıkları açıkça görülüyor.
İktidara geldikleri yıllarda yedi yaşında olan çocuklar şimdi yirmi üç aşında.2002-2004 yıllarında 23 yaşında olanların çoğu AKP'ye oy veriyordu. Bugün 23 yaşında olanların çok azı AKP'ye oy veriyor. Bu, AKP'nin hem eğitim anlayışında hem de yetiştirmek istediği insan tipinde bir yanlışlık ya da uygulamaya çalıştığı eğitimde bir sorun olduğunu gösteriyor.
AKP'nin sıklıkla hayranlığını ifade ettiği Osmanlı, Batıya yönelirken, örneğin II. Abdülhamit döneminde ülkenin her sancak merkezinde İdadî (Lise düzeyinde okul)açılmıştı. Rüştiye (orta okul) ve idadî düzeyindeki okullarda pozitif bilimleri öncelleyen, ilerlemeye, gelişmeye yönelik insanlar yetiştirilmeye çalışılıyordu.
Şimdilerde iktidar, olabildiğince dindar insanlar yetiştirmeyi amaçlıyor. Okullarımızda ana derslerin yanında birçok seçmeli ders var; ama çocuklarımıza sadece Kur'an ve Hz. Muhammed'in hayatı seçmeli ders olarak veriliyor, Çocuklarının başka dersler almasını isteyen velilerle çatışma yaşanıyor. Bütün Türkiye'de bu iki ders ana ders, temel amaç haline dönüştü.
Osmanlı, okullarında Müslim ve gayrimüslim halkı Osmanlılık ideolojisinde birleştirmeyi amaçlıyordu. Temel hedef İmparatorluğa hayat vermekti. Cumhuriyet, eğitime çok daha güçlü misyon yükledi. Bu misyon, "kültürümüzü çağdaş uygarlığın üstüne çıkarmak" ve "devleti ilelebet payidar kılmak" sözleriyle özetlenebilir. AKP'nin eğitimden, "Dindar ve kindar insanlar yetiştirme"yi bekliyor. İyi de bunun için okula gerek yok! Cumhurbaşkanımız ifade etmiş zaten: " ... inanç, sabır, adanmışlık..." yetiyor. Büyüklerimiz(!) merdiven altlarında, apartman mahzenlerinde yıllardır illegal olarak daha çok dindar insan yetiştirebiliyordu; inanç, sabır ve adanmışlıkla...
Eğitime yüklenen bu yanlış misyon, görülüyor ki üç yüz yıldır sürdürülen Batılılaşama çabamızla ters düşüyor. Bu durum ülkemizin geleceği bakımından umut kırıcı. Sonuçları gittikçe belirginleşiyor: Çocuklarımız çağdaşları arasında utanılacak kadar gerilerde kalıyor...
Öğrencilerimiz de öğretmenlerimiz de velilerimiz de mutsuz ve umutsuz.
Ne yapmalı?
Ahmet Ümit Aloğlu