Sorumlu kişiler, bir gazetecimizin mahkeme tutanaklarından alıp haberleştirdiği şu taciz olayını yorumlarken “Bu kabul edilemez; ama böyle bir olayı bahane ederek bütün tarikatları, tarikat mensuplarını suçlamak, dinimize zarar vermeye kalkışmak en azından ahlaki olmayan bir çarpıtmadır”
dediler. Atatürk tarafından kurulan, bugün Atatürk’ün adını ağzına almayan kurum da şu açıklamayı yaptı:” "… Son günlerde kamuoyunu meşgul eden ve medya organlarının gündemine giren kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi hususunda devletimizin ilgili kurumlarının konuyu hassasiyetle takip ettiklerine ve adaletin tecelli edeceğine inancımız tamdır. Ancak konunun yüce dinimiz İslam ile bağdaştırılarak Müslümanların itham edildiği bir sürece dönüştürülmesi son derece rahatsız edicidir...” Bunlara parti sözcülerinin ve başkaca yetkililerin demeçlerini de ekleyebiliriz; ama uzatmadan diyebiliriz ki “çocuk, kız çocuğu, altı yaşında yavrucak” ve bu yaşlardaki çocukların istismarı, taciz edilmeleri, bu yavrulara tecavüz edilmesi kimsenin umurunda değil. Bu çevrelerin tek duyarlı oldukları nokta cemaat mensuplarını küstürmemek, oylarını kaybetmemek ve güya din! Önce cemaat mensupları açısından bakalım: Elbette sayısı belli olmayan ve giderek artan cemaat mensuplarını toptan suçlamak kimsenin yapabileceği bir haksızlık değildir. Böyle bir “ahlaki omayan çarpıtma”ya kimse kalkışamaz. Ne var ki şu gerçekleri de artık öğrendik, her gün bir yenisini öğreniyoruz: Badeci Şeyhin Sır Odası yayınlandı, öğrendik. Şehvetiye Tarikatı yayınlandı, öğrendik. Karaman sapkınlığı, Erzurum Sapkınlığı, Diyarbakır, Konya sapkınlıkları, Bedeneğitimi öğretmenliğinden tekke şeyhliğine sıçrayan, müridinin kızına sarkıntılık eden şeyh olayı, mahkeme tutanaklarıyla yayınlandı öğrendik. Şimdilerde de ülke 6 yaşındaki kıza tecavüzü konuşuyor. Saymakla bitmiyor ve nihayet bir yeni rezalet: Gaziantep Nurdağı olayı… İlginç değil mi, hepsi cemaatlerle, tarikatlarla ilgili…
Dine gelince: Samimi Müslümanlar bu olaylar duyuluyor diye rahatsız değiller; sadece bu pisliklerin yaşanıyor olmasından rahatsızlar/ rahatsızız. Bu pislikler meydana çıktığı için dinime zarar gelmiyor. Hatta açıkça söylüyorum: Bu haberler dinimi pisliklerden temizliyor. Çünkü bunların yayımlanması, duyulması, öğrenilmesi değil, bu pislikler dinimize zarar veriyor, Bir de işin şu yanı var: Bu tarikatlar, cemaatler büyük, muhteşem külliyelerde yuvalanıyorlar. Halkımız tencere- ekmek derdindeyken bu örgütler bunca parayı nereden bulup da milyarlık külliyeler yaptırabiliyor? Hiçbir üretimde bulunmayan, hiçbir iş yapmayan bu insanlar nasıl oluyor da muhteşem külliyelerde, çok lüks arabalara binerek bir elleri yağda, bir elleri balda yaşıyorlar?
İktidara da bir sözüm var: Bu kaçıncı rezalettir duyduğumuz, neden bir inceleme, bir soruşturma yapılmıyor? Cemaatlerin içindeki pisliklerin temizlenmesi onları ve dinimizi aklamayacak mıdır? Bu aklanma salt dinimiz için değil, sizin için de yararlı olmayacak mıdır? Şimdi konuya bir de laiklik açısından bakalım: Bu ülkeye laikliği getirenler, bütün boyutlarıyla insanımızı, inançlarımızı koruma altına almışlardır, görmüyor musunuz, anlamıyor musunuz; Laiklik arka plana atıldığında yaşadıklarımız iğrençliğin ötesine geçti.
Daha ne kadar sürecek bu rezaletler?
A.Ümit Akoğlu, 14 Aralık 2022, Kuzucubelen