Ülkemiz, çok partili hayata geçişimizden bu yana hep sağcı /muhafazakâr partiler tarafından yönetildi. Atmışlı yıllarda muhafazakarlar ekonomiyi dar boğaza soktukları zamanlar (Hemen bütün iktidarlarında bunu başardılar(!)) kısa süreliğine ekonomik durumu düzeltsin, boşalan hazineyi yeniden doldursun diye, iktidarı CHP’ye devrederdi. Böylece, ekonomi düzeldiğinde oyuna baş buracağı emekçinin (İşçinin, çiftçinin, memurun) sırtına kendileri binmez, ateşten gömleği CHPye giydirirler,hazine toparlanınca da “Gördünüz CHP sizi soydu, soğana çevirdi, yek ekmeğe muhtaç etti” yaygarasıyla iktidarı yeniden alırlardı.
2002’den sonra iktidara gelen AKP ise yirmi yıldır, hazineyi boşalttığı, varlık fonunu zarara soktuğu, bütün rezervleri tükettiği, ülkenin zenginliklerini sermayeye aktardığı, bütün fabrikaları, ekonomik değerleri sattığı halde iktidarı sola/ halkçılara devretmek istemedi. Gelinen noktada pahalılık, enflasyon, bunların doğal sonucu olarak Türk Lirasının değer kaybı insanları perişan etti. Bu kez iktidarı, iktidar partisi değil, bizzat halk devretmeye karar vermiş olmalı ki yerel seçimlerde CHP’ye yöneldi. Ne var ki ana muhalefet partisi lideri, bugün ülkenin en büyük partisi olduğu halde erken seçimden söz etmiyor.
Haklı!
Bugün ülkenin sermayedarı, dünün komprador burjuvasına benzemiyor. Bu günün sermayedarı, dünya sermayedarları ile kol kola, örgütlü ve çok daha güçlü, çok daha deneyimli ve acımasız. Bu oligarşi, ülkenin bütün kurumlarını ele geçirmekle yetinmedi, çağdışı örgütleri, tekkeleri ve tarikatları da avucunun içine aldı. Artık muhalefet, muhafazakârlardan iktidarı devralmak gibi dar çerçeveli bir tanımla ifade edilebilecek bir sorumlulukla karşı karşıya değil, çok daha kapsamlı ve çok daha geniş tabanlı bir yapıyla mücadele etmek zorunda. Bu yapının elinde iletişim araçları var. Bu yapının elinde yargı organları var. Bu yapının elinde (Jandarmasıyla, polisiyle, özel güvenliklerle, illegal yapılarıyla ve hatta ordusuyla) güvenlik güçleri var.
(Şaka değil, bir orgeneral olan Milli Savunma Bakanı parti propagandası yaptı bu ülkede),
Bu yapının elinde sermaye var, uluslar arası destekler var.
Muhalefet, devlere karşı. Ana muhalefet lideri, “Ben erken seçim demiyorum” dedi.
Haklı!
Ele geçirdiği mevzileri güçlendirmeden, partisini halkın vazgeçilmezi haline getirmeden gireceği seçimde bu devler kükreyebilir,
Mevzileri güçlendirebilir, partisinin halkın vazgeçilmesi haline getirir yeterli güveni sağlar desteği alırsa zaten iktidar kucağına düşer.
A.Ümit Aloğlu
05.04.2024, Kuzucubelen