"Ataların araya gitmiş sözü yoktur" diyen bir atasözümüz var. Tartışmayacağım, belki araya giden atasözlerimiz de vardır; "Pire itte, bit yiğitte" örneğinde olduğu gibi... Büyük çoğunluğu ise zaman süzgecinden geçip iyice biçimlendikleri için her çağa uygun duruma gelmiştir; "Kör ölür badem gözlü olur.kel ölür. Sırma saçli olur." bunlardandır.
Örneğin Altan Kardeşler...
Millete etmedikleri zulüm kalmadı: Cumhuriyete, orduya etmedik küfür bırakmadılar. Atatürk adını ağıza almayı ayıp hale getirmeye çalıştılar... insanları "Türk" olmaktan utandırmaya çalıştılar...Kumpaslar kurdular, kurulan kumpasların borazancısı oldular... Yetmez ama evetçilik yaptılar, ülkenin başına örülen çorapların ilmeklerini attılar... Saymakla bitmez...
Şimdi, gözaltına alınınca "badem gözlü" oldular. O kadar ki Çetin Altan'ın oğulları olmaları öne çıkarıldı, dilediklerini yazmalarına, dilediklerini söylemelerine bu bile yeter gösteriliyor...
Bizim kuşak, Çetin Altan'ı da biliriz. Oğulları da kendisine çekmiş.
Çetin Altan, Akşam gazetesindeki "taş" adlı köşesinde ve TBMM'de işçinin dili olduğunda ne kadar büyük idi, çıkarları kendisini Turgut Özal şakşakçılığına ittiğinde ne kadar küçülmüştü.
Altan kardeşler de demokrasi, özgürlük, sosyal adalet savunuculuğu yaparken, ülkede modern hayatın üstünlüğünü, eşitliği, kardeşliği egemen kılmak isterken, kılık kıyafet gibi bağnazlıklarla değil, kafalarda aydınlanmayı, dolayısı ile bilimi ve bilimsel eğitimi öne çıkarırken başka birer insan olmuşlardı. Taraf yazarlığı yaparken, ordu fobisiyle vesayet goygoyculuğu yaparken kısaca AKP borazancılığı süreçlerinde başka insanlar, başka kimliklerle çıktılar milletin karşısına.
Bu farklı kimliklilik ve kişiliklilik elbette başlarına bela açacaktı, açtı da.
Bugün için söylenmesi gereken şudur: Altan kardeşleri eleştirmek başka bir şeydir, onların özgürlüklerini savunmak, "Fikirlerinizden nefret ediyorum. Ama onları savunabilmeniz için hayatımı feda etmeye hazırım." .... diyen Voltaire'den beri başka bir şeydir. Hangi kimlikleriyle yazıyor olurlarsa, yazmış olurlarsa olsunlar, onlar düşünen, konuşan ve yazan insanlardı.
Şu iktidarlarımız, düşünürlerinden, yazarlarından, sanatçılarından elini çekmediği sürece bu ülkede demokrasi fidanının yeşermesinden söz edilemeyecek; körler ölünce badem gözlü olacak, bizler hep trene bakan boş gözlerin sahibi olarak yaşayıp öleceğiz.
Ahmet Ümit Aloğlu