Seksene merdiven dayadım, dinimizin bu kadar tanınmaz hale geldiğini/getirildiğini görmedim. Kars valisinin yaptığı ise işin tuzu biberi oldu. Bir vali, kentinde Ebu Hasan gibi bir evliyanın türbesi ve camisi varken (Diğer çok değerli camileri unutmadan söylüyorum) belediyenin önünde, sokak ortasında, polis korumasında Cuma Namazı kılar mı? Kıldı! Şimdi bu vesile ile o tür davranışların İslam'da nasıl karşılandığını bir ayet ve bir kaç hadisle anımsayalım: Bir ayet: "Münafıklar, insanlara gösteriş yapanlar, Allah'ı da çok az anarlar." (Nisa, 142) Bir hadis: Kim işlediği hayrı şöhret kazanmak için halka duyurursa Allah, onun gizli işlerini dururur. Kim de işlediği hayrı halkın takdirini kazanmak için başkalarına gösterirse Allah da onun riyakârlığını açığa vurur. (Buharî) Birkaç tane de hadis özeti okuyalım:
1. İbadette riyâ gizli şirktir.
2. Müslümanlara her işlerinde gösteriş değil, ihlas ve samimiyet yaraşır.
3. Riyâ, imanın aslını ortadan kaldırmazsa da amellerin sevabını engeller.
4. Riyâ ve gösteriş, insanı sonuçta şirke kadar götürebilir.
5. Amellerin makbûliyeti, sırf Allah rızâsı için yapılmalarına bağlıdır.
6. İyi ve hâlis bir niyetle yapılmayan işin Allah katında bir kıymeti yoktur.
7. Müslümana her işinde gösteriş ve desinler arzusundan uzak olmak yaraşır.
8. Riyâ ve süm'a (gösteriş ve desinler niyeti) insanı munâfık durumuna düşürür.
9. Riyâ ve süm'a dini ve dince kutsal olan şeyleri istismar etmek demektir.
10. İhlas, her amelin başı ve her türlü kötü duyguların düşmanıdır. Bu kadarı yeter mi? Bence yeter. Onlar bu ayeti de bu hadisleri de ezbere bilirler; sorun ezbere bilmekte değil, neyle amel edildiğindedir.
"Unutulmasın ki herkes ameliyle haşrolur. "
Ahmet Ümit Aloğlu, 03 Ekim 2020, Mezitli