Tanımlar düşünmeyi kısıtlasa da anlamayı, öğrenmeyi kolaylaştırır; oldukça somutlayıcıdır. Olabildiğince tanımını yaptığı “şeyi” gözünüzün önüne getirmeye çalışır. Özellikle de bizim dilimiz gibi betimleyerek düşündüren dillerde…Bu tür dillerde insanlar, sözcüklerin resimlerini göz önüne getirir, örneğin portakal sözcüğünü duyduğunda portakal resmini, anne dendiğinde annesini gözünün önüne getirerek sözcüğün anlamını kavrar…Belki de bu nedenle okul kitapları tanımlamayı önemser.
Yorum biraz daha kapsamlı bir bilgilenme/bilgilendirme biçimidir; sözün/ anlatılmak istenen, anlaşılması istenen kavramın anlaşılması zor yanlarını açığa çıkarmayı, soyut yanını aydınlatmayı amaçlar.
Eskiden tefsir derlerdi. Bir de “şerh-i mitun” öğretirlerdi ki tam da “yorumlama, açıklık kazandırma” anlamına gelir. Zamanla metni aşan bir anlam kazandı yorum, bir olayı değerlendirme, bir görüşü açıklama anlamı kazandı. Yaşam giriftleşince de gizli, imgesel değeri olan kavramlardan anlam / anlamlar çıkarmak boyutu kazandı.
Atatürk devrimleri ve din üzerinde düşünmedik biz. Örneğin dinin sınıfsal özelliği daima gözümüzden kaçırıldı. Sadece bir takım algılar oluşturuldu bizlerde…Oysa dinin, kendinde değilse de toplumsallaşmasında sınıfsal bir bağlam vardır. Atatürk devrimleri, dinin burjuvazi ile ilişkisini arka plana atınca din, işçi, köylü gibi yoksul tabakalara kaldıi Bu tabaka, ülkemiz sanayi toplumuna dönüşürken tarlasını takımını köyde bırakıp kentlere taşındı. İş bulamayınca da “büfeci” oldu. Ufuk Güldemir’e göre bugün ülkemizi, ideolojisini “büfeci İslam” terimi ile tanımladığı, “köylülükten kurtulmuş ama daha işadamı olamamış” “akrabacı, klancı, her şeyi 3 metrekare dükkânı kadar bilen, muhasebesi, siyaseti, dış politikası 3 metrekare olan 'Serbest piyasa’ ekonomisini, 'serbest bir ekonomik rejim’ zanneden, demokrasiyi ve insan haklarını, bunların evrensel anlamını kavrayamamış”ii “sınıf” yönetiyor.
Bu sınıfın dünya ilişkileri de çok sınırlıdır: Yahudi dünyayı sömürür, Yunan ve Rus ezeli düşmandır. Arap Müslüman kardeşimizdir. İran Alevi, yani Sünni düşmanıdır. Papa Hıristiyan aleminin lideri, yani haçlı seferlerinin örgütleyicisi ve örgütleyecek olandır. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.
Turizm para getirse de ahlakı bozar; kısaca hayata ve Dünya’ya din çerçevesinden bakar.
Sonuç ne olur?
Türkiye şu anda nasıl?
Sonuç kaçınılmaz olarak böyle olur.
Ahmet Ümit Aloğlu