Sultanımız ve - azledilmiş mi desem, hal edilmiş mi desem- eski sadrazamı Serok Ahmet’in Osmanlıyı diriltmeyi dile getirdiklerinden beri Osmanlının izlediği politikalar yeniden tarih severlerin ilgi alanına girdi.
Konunun ilginç yanı onların Osmanlı hayranlığının Osmanlı ile ilgisi olmadığıdır. Onlar Osmanlıyı kullanarak kendi ideolojilerini 600 yıllık tarihin haşmetiyle örtülemeye çalışıyorlar.
Kasım seçimlerinden sonra uygulanan politikaları düşünürken aklıma Karen Barkey’in “Eşkıyalar ve Devlet- Osmanlı Tarzı Devlet Merkezileşmesi-“ adlı değerli çalışması geldi. Bir daha okudum. Oradan bir paragrafı sizlerle paylaşacağım.
Karen Barkey, Batıda devletlerin daha fazla toprağı denetimlerine almak, güçlenmek için yerel güçleri ve kurumları ortadan kaldırırken karşılaştıkları muhalefeti ezmek için devletin zora başvurduğunu, insanları itaat ettirmek için daha fazla güç kullandığını anlatıp sözü Osmanlıya getiriyor ve diyor ki:
“ … Osmanlı devletinin gücü, toplumsal gurupların feda edilmesiyle değil, devletin bu gurupları kendisiyle bütünleştirmesi ve kendine bağlamasıyla artmıştır. Hem geleneksel elitleri hem de kaynağı başka başka toplumsal yapılara dayanan çeşitli toplumsal unsurları merkezle bütünleştirerek, Avrupa devletinin kuruluşuna ilişkin modelde yaşandığı varsayılan rekabet ve mücadeleden kaçınmıştır. Yaygın bir olgu olan eşkıyalık bile genelde zor kullanılarak değil, pazarlığa girişilerek alt edilmiştir. Devlet ile toplum arasındaki bu etkileşim, farklı devlet gelişimi süreçlerinin, sonuçlarının da farklı olacağına işaret etmektedir.”i
Sultanımız ve şürekâsının Karen Barkey’in ne dediğini anlayabilmeleri için, salt bu sözleri okumaları yetmez; Ortadoğu halklarının ve Türkiye’nin yapısını, din penceresinden değil; tarih, sosyoloji, coğrafya, ekonomi, insani değerler ve demokrasi; kısacası akış ve bilim penceresinden okumaları gerekir.
Ahmet Ümit Aloğlu
i Karen Barkey, Eşkıyalar ve Devlet- Osmanlı Tarzı Devlet Merkezileşmesi, Tarih vakfı Yurt Yayınları 82, İst. 1999.s. 2.