Meral Akşener, TBMM başkanına, bir mektup yazmış.
Mektup çok çarpıcı bir üslupla yazılmış, bir öfke patlaması, bir had bildirme abidesi olarak tarihe geçecek gibi.
Mektubun ilk bölümünde, daha ilk cümlede yazılış nedenini anlıyoruz. Bir söyleşide TBMM başkanı, Meral Hanımdan "Meral KIlıçdaroğlu" diye söz etmiş. Meral Hanım bu ifadeye, haklı olarak kızmış, "Böyle bir yakıştırmayı ancak sizin gibi hukuk fakültesinde okumuş, Kültür Bakanlığı yapmış, TBMM başkanı olmuş ve hayatının77 yılını geride bırakmış bir BEL'AM yapabilirdi" cümlesi ile bitirmiş.
Gözlerden kaçmadığından emin olduğum bu zehir zemberek cümledeki BEL'AM" sözcüğünün anlamını gençlerimizin bilmeyebileceği endişesiyle açıklamak isteği dudum. (Bu bir öğretmenlik sayrılığıdır, hoşgörülsün)
Belam, bir addır. Adın tamamı şu: Belam bin Baura.
Hz. Musa ve Hz. Yuşa zamanlarında yaşayan, "İsm-i Azam" duasını bilip, her duası kabul olurken, dünyaya meylettiği için doğru yoldan ayrılan, irtidat etmiş bir ilim adamıdır. Araf suresinin 175-176'ncı ayetlerinde bu kişiden şöyle söz edilir:
"Habibim! Onlara, şeytanın peşine taktığı ve kendisine verdiğimiz ayetlerden sıyrılarak azgınlardan olan kişinin olayını anlat. Dileseydik, onu ayetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hali böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler."
Zamanla bu ad, şeytana uymuş, irtidat etmiş, dünyaya meylettiği , doğru yoldan ayrıldığı için lanetlenmiş kişi anlamlarının yanında "terbiyesiz, aç gözlü, pisboğaz, obur" anlamlarında da kullanılmıştır.
Meral Hanım'ın bu sözcüğü ad anlamında kullanmadığı açıktır. Bir ad olarak kullansaydı büyük harfle yazardı. Küçük harfle yazması sözcüğü "terbiyesiz, aç gözlü, pisboğaz, obur" anlamında kullandığını gösteriyor.
Sözcüğe teoloji gözlüğüyle bakarsak, anlamı, irtidat ve şeytana uymak kavramlarıyla bağıntısı nedeniyle daha derin görünüyor.
Ahmet Ümit Aloğlu