Bizim kültürümüzde, bu kültürün temel taşı olan “söz” önemlidir; çünkü söz, söylemi, kuramı, ideolojiyi biçimlendirmekle kalmaz, bize onu ifade olanağı verir. Bu durumu en iyi ve en etkili biçimde anlatan, sözün önemini, dilimizin kullanım alanını aşan yetkinlikte ve yetkinlikte dünya kültürüne taşıyan, şiir dilimizin kurucusu, bence Dünyanın en büyük şairi Yunus Emre, aşağıya biraz kısaltarak aldığım şiirinde eşsiz bir güzellikte anlatıyor:
Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kestire başı söz ola bitire savaşı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz
Kişi bile söz demini demeye sözün kemini
Bu cihân cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz
Yûnus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeyh katından seni ırağ ede bir söz
Söz, bizim kültürel yaşamımızda olduğu kadar siyasal yaşamımızda da çok önemlidir. Salt söz değil, sözün söyleniş biçimi de öyledir. “Adam güzel konuşuyor” deriz. Bu, ne söylediğinden çok söyleyiş biçiminin önemine işaret eder.
Siyasi yaşamımızda bir söylem kurabilen partiler ve liderleri kolayca iktidara gelirler. Ne kadar yetkin, yeterli ve birikimli olursa olsun bir söylem geliştiremeyen partiler ve liderleri iktidara gelemezler.
Menderes, özgürlük, özgür millet, serbest rekabet, demokrasi dedi, iktidara geldi.
Demirel, ekonomik büyüme, Büyük Türkiye, istikrar, kötü yönetime dur dedi, iktidar oldu.
Özal, siyasi ve ekonomik liberalizm, Dünya ile entegrasyon dedi, iktidar oldu.
Ecevit, “toprak işleyenin su kullanın”, “ Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen" dedi, iktidar oldu.
Erdoğan, vesayete son, Üç “Y” ile mücadele, daha liberal ekonomi, AB’ye katılım, daha özgür, daha müreffeh bir yaşam sözleriyle seçimlere katıldı “Bize göre, sınırlandırmayan, keyfiliğe ve hukuksuzluğa olanak sağlayan, katılımı ve temsili önemsemeyen, bireysel ve kolektif hak ve özgürlükleri hiçe sayan totaliter ve otoriter anlayışlar, sivil ve demokratik siyasetin en büyük düşmanıdır.”i Söylemiyle iktidar oldu.
Bu kimsenin itiraz edemeyeceği sözler onu yirmi yıl iktidarda tuttu.
Pekiyi, şimdi neden gidiyor?
Siyasi hayatımızın en büyük hatiplerinden biri olan bu politikacımız, ekonomiyi yönetmedeki çağdaş değerleri hiçe sayıp ülkeyi darboğazlara soktuğu kadar sözün değerini bildiği halde dün söylediğini bugün yalanladığı için, dün savunduklarını bugün inkar ettiği, dün dostum dediklerini bir gün sonra düşman ilan ettiği ve kendinden öncekilerin yaotıklarını “biz yaptık” diye kendine mal ettiği için gidiyor.
Bu millet, sözü önemser. Sözünü tutmayanı sevmez. Erdoğan’ı çok sevmişti, buna rağmen bugün, sözlerini tutmadı diye onu gönderecek.
Güle güle gitsinler; ama bu gerçeklik bütün siyasilere eşsiz bir deneyim olsun.
A.Ümit Aloğlu, 13 Ağustos 2023, Kuzucubelen