Mısra sözcüğünün Arapça olduğunu biliyoruz. Anlamı bana hep ilginç gelmiştir: "Çift kanatlı bir kapının kanatlarından biri."
Bir eve gireceğiz, bu çift kanatlı kapının kanatlarından birini, belki de uygun olanı açıp girmemiz gerekecek; çıkarken de öyle.
Söze konu şiirse şöyle mi düşünmeliyim: Şairin yaptığı eve, yarattığı dünyaya girilebilsin, o dünyadan çıkılabilsin diye yaptığı/ kurduğu/ yarattığı kapı kanadı, keşke kasidelerde ana konuya geçiş için kurulan beyitlere "girizgâh" adı verilmeseymiş, şimdi ben burada, bu kapıya girizgah sözünü nasıl da yakıştırabilecektim!
Bizim halk şiiri"mizde mısra, pek önemli değildir. Çünkü ana nazım birimi dörtlüktür. Onun da kaynağı olduğunu düşündüğümüz "mani" türünün son dizesinin maksat mısraı olmasının etkileriyle kıt'anın(dörtlüğün) son dizesi çoğu kez anlamlı ve seçkindir. Divan şiirinde nazım birimi "beyt" (ev) olmakla beraber en küçük nazım birimi kabul edilebilir değerlendirmesi yapılan mısra, daha önemli ve anlamlıdır. Ancak mısra, bu önemini, bir şiirden kopmuş olmasa bile koparılabilir bağımsız bir birim olduğunda kazanır. Böyle bağımsızlığını ifade için ona "mısra-ı azade" (bağımsız dize), (özgür dize) denmiştir.
Bir söz ustalıkları sanatı olan divan şiirinde bir "beyt" (ev) oluşturan dizeler, anlamca birbirlerini tamamlamıyorsa, halkın söyleyişi ile söyleyeyim, ayrı tellerden çalıyorsa onlara da âzâde denirdi. 16. yüzyılın ünlü şairlerinden Malkara'lı Nev'î'nin şu beyti galiba azade için mükemmel örnektir:
Kalbini sâf eyleyen câm-ı safâyı neylesin
Aşk ile dem-sâz olan sâz u nevâyı neylesin.
Mısranın değeri, bir şiire bağlı olmamasında, bağımsız olmasındadır denir; ama asıl önemi, öz ve güzel anlamlı, kolayca bellenip anımsanabilen, sağlam kuruluşlu olmasındadır. Böyle mısralara mısra-ı berceste denir. Yahya Kemal, belki de şiir anlayışının özeti olan "Öz şiir ki dilde gezer mesel gibi mısra" özlü sözüyle mısraın berceste anlamını dile getiri. Hoş bu berceste (seçkin- eşsiz) sözü, salt dize için değil, eser için, fikir için, şiir için de kullanılırdı.
Beyt, (ev) demektir. Aynı ölçü ile yazılan, anlamları birbirini tamamlayan, iki mısra (dize) den oluşan nazma denir. Beytlerin, mısraları (dizeleri) birbiriyle kafiyeli (uyaklı) olanlarına (matla veya beyt-i musarra, mısraları birbiriyle kafiyeli olmayanlarına "ferd" ya da "müfred" denirdi.
Kocaman bir adımla günümüze yaklaşırsak Yahya Kemal'den sonra mısra anlamını yitirdiğini görürüz; şiir artık bir bütünlük kazanacaktır. Ancak o, "Mısra benim haysiyetimdir" derken, şiirinin öz, ritm, anlam ve duyarlılık bakımında dilediği olgunluğa ulaşıncaya dek çalışmayı onuru saydığını söylemekteydi. Çünkü ona göre şiir, kendi nağmesine kavuşamamışsa şiir sayılamazdı. Yahya Kemal'den Dağlarca'ya atlamak uzun bir adımı gerektirir; ancak onun da dile dair bir anıtı vardır: "Türkçem benim ses bayrağım." Dağlarca'nın bu sözü ile Yahya Kemal'in "Türkçe ağzımda annemin sütü gibidir" sözü arasında çok da bir anlam farkı göremiyorum.
Uzattım, ama Bedriye Korkankorkmaz'ın berceste dizelerine verdiğim önemi nasıl anlatırdım bu konuya azıcık ada olsa değinmeden? Ben, Bedriye Korkankorkmaz'ın "eski eser karanfiller" adlı kitabını okurken hemen her şiirin bir "mısra-ı berceste"si olduğunu gördüm. Kitabın tamamını okuyucuya ulaştıramayacağıma göre bari bu dizeleri (mısraları)onlara ulaştırayım, dedim. Seçtiğim, daha doğrusu bana "berceste gelen dizeleri bir de okuyucu değerlendirsin, yanıldığım noktaları belirlesin istedim. Mısralardan sonra, bir başka yazıda "beyt" diye nitelendirilebilecek olanları hatta dörtlüleri (kıt'a) ları da değinmek istiyorum.
Örneklemeye başlamadan bir cümle daha kurmama izin verilsin: Bedireye Korkankorkmaz'ın kimi şiirlerinin adı da birer mısra-ı berceste gibidir. Önce onları okuyalım:
* çocuk mezarları gibi söyleyecek çok şeyleri vardı yaşadıklarının
*ateşe atılan odunlar gibi yanan yıllarını izleme
*eski eser karanfiller gibi kokuyorum
* dilin ruhunu duyan şiirleri ezberliyorum
*söyle kim okşar gülüşleri solmuş insanları benim dışımda
BERCESTE MISRALAR
soylu kadın'da:
* yürekliliğinin sıcağında üşüyorum.
cehennemi temizleyen bedevi derviş'te:
* çocukluğumuzu boynumda muska gibi taşıyorum.
* aligehieri elması gibi acılarınıza konuyor gülüşlerim
sevgili'de
*kaldır aramızdan sözün duvağını
karşılıksız sevgilerin orta malı olalım'da:
* ustasıyım sevince ölmeyi unutanların
hasta mektup'ta:
* hangi şehirde yaşadıysam hasretin oldu rehberim
siyah büyüm'de:
* hasretin zamanın ince belini kırdı
*sensiz sabahı bekleyen şehirler gibi sessizim
dön bana'da:
*sana dokunmak istesem ellerim oluyorsun
*ateşinde yanmadığımız hasret kalmasın
* matemini tuttuklarımızdır insanlığı yaşatan
aşkla söyleşi'de:
* ayrı dünyaları aynı dua ile kutsayan hilesin
* yalnızlığın en soğuk meyvesisin aşk
eski eser karanfiller gibi kokuyorum'da:
* eski eser karanfiller gibi kokuyorum içinizde
ruhsal ideal'de:
* ben isyanlarımla güçlüyüm
* ölüm benden geriye kalandır
dilin ruhunu duyan şiirleri ezberliyorum'da:
*güzellikler mirasımız olacak çocuklara
sensizliğin yıldönümü'nde:
* insanı içinden kemiren canavar zaman ve hasrettir
zulüm köpeklerin adlarıyla çağırsa da beni'de:
* güneşte ayna gibi parlıyor ideallerim
kendine sığındığın zamanlar'da:
* toprağı kirleten tohumlar gibidir kul hakkı yemek
tomurcuklarıyla açan güller gibi kendimi kendimle aşıyorum'da
* kırılan dökülen duyguların alıcısıyım
* hüzünler soyadımdır taşıyorum onurumla
ağıtlar şahidimdir neden oyun oynamadığıma'da:
* türkülerim öksüz kaldı içimde
* öğrenin hissettikleri kadar olduğunu insanların
toprak kokuyor suskunluğum'da:
* şafağı söken aşkların sözcüsüyüm
söyle kim okşar gülüşleri solmuş insanları benim dışımda'da:
* ağaçların vasiyetini kime emanet edeyim ölürken
ölümdür sevdiklerimizi taşa çeviren'de
* hayatta hiçbir acı için genç değiliz.
Bu berceste dizeleri okurken fark ettim ki şairimiz, acının, özlemin, doğanın bir parçası olan insanın ve onun ölümsüz diyebileceğimiz yanının; karşılıksız, özveri dolu olmakla yücelen sevgilerinin şairdir.
Bence şiirleri okumadan, mısraı bercestelerini okusak bile Bedriye Korkankorkmaz'ı anlayamayız; illa da okumak gerek.
Ahmet Ümit Aloğlu
// insancıldergi@hotmail.com//dan ulaşabilirsiniz.