Bugün 23 Nisan.
Çocuklarımıza armağan edilmişti bu gün. Ne diyorduk,
"Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan."
Çocukların coşup eğlendiği,
Cumhuriyeti, onun getirdiklerini, yaşamımıza kattığı değeri anlayıp andığı gün...
Yavrularımızın, uluslarının geleceğine güzellikler katmak üzere büyütüldüklerini anlayacakları, mutlu ve güvenli olduklarının bilinciyle sevinecekleri gün...
O günlerden nerelere geldik?
Hala okula gidemeyen çocuklarımız var.
Hala sokaklarda çöp toplayan çocuklarımız var.
O noktaya geldik ki çöp toplamalarına, köprü altlarında, parklarda yatmalarına bile razı oluyoruz.
Çünkü birileri, lanet olasıca birileri, yasal hakları olmadığı halde onları bir yerlerde topluyor; onların kafalarını hurafeyle dolduruyor.
Bu yetmiyor, işte memleketin dört bir yanından sayısız haberler alıyoruz:
Onlara tecavüz ediyorlar.
Ey bu devleti yönettiğini sanan zavallılar, gafiller,
Diyelim ki yalan dolan değil, ülkenin ulusal geliri, kişi başına 10.000 değil, 50.000 dolar oldu.
Diyelim ki ülkede ne kadar okul varsa hepsi İmam Hatip.
Diyelim ki seksen milyonun bütün çocukları sizin yurtlarınızda kalıyor, sizin eğitiminizden geçiyor.
Diyelim ki ülkede bir tane bile başka inançtan kimse kalmadı, herkes Sünni İslam...
Diyelim ki ülkede yayımlanan bütün kitaplar İlmihal.
Diyelim ki ülkede tiyatro, sinema, TV, her türlü basın ve yayın sadece Sünni İslam'ı anlatıyor.
Fabrikalar, tarlalar, her şey sizin!
Tecavüz edilerek büyütülmüş, bilimden uzaklaştırılmış, yaşama sevinci boğulmuş, kişilikleri yaralı insanları yönetebileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Tamam, vakıflarınızı mahkemelerden kaçırdınız, hepsi bütün kirlilikleri, bütün adalet duygusunu çiğnemişlikleri, bütün haksız edindikleri malları ile size pir ü pak göründü; gerçekten öyle olmadıklarını bilerek daha ne kadar uyuyabileceğinizi sanıyorsunuz?
Karaman olayında bir öğretmene yüzlerce yıllık ceza verdi mahkemeniz.
Kimi aldatıyorsunuz?
Sorun, salt bu sayrılı adam mıydı?
Sayın Cumhurbaşkanı,
Sayın Başbakan,
Sayın Adalet Bakanı,
Sayın o mahkemenin, savunmanların önerilerini reddeden yargıçları, ne diyorsunuz; sorun çözüldü mü?
O yasal olmadığını uçan kuşun bile bildiği mekanlarda neler olup bittiği, oraların nasıl açıldığı, nasıl işletildiği, nasıl denetlenmediği; bu olaylarda kimlerin sorumluluklarını yerine getirmediği incelenmeyince adalet yerini bulmuş olur mu?
Varsa, gerçekten kendinize sorar mısınız, vicdanınız rahatladı mı?
23 Nisanmış.
Bu mu olmalıydı 2016 yılının çocuk bayramında görmemiz gereken tablo?
Yazık bu ulusa!
Ahmet Ümit Aloğlu