Kültür, galiba,eskilerin dediği üzere efradını cami, ağyarını mani bir tanımı yapılamamış kavramlardandır. Latince çiftçi anlamına gelen sözcüğün anlam genişlemesiyle bugün kullandığımız anlamları kazandığını biliyoruz.
"Kültür"ü bir toplumun yaşama biçimi diye tanımlarsanız, işin içinden kolayca çıkarsınız. Bir pigme'nin de 50-60 sözcüklük dili, toplayıcı- avcı ekonomisi, bir arada yaşadığı kabilesi ile bir sosyal çevresi, kısaca bir kültürü vardır; yaşar. Bir İskandinav ülkesi insanı ya da Hindistan kastlarından herhangi birinden bir insan da aynı ölçülerle değerlendirilebilir: Dili, ekonomisi, toplumsal çevresi ve yaşamı...
"Kültür"e popüler kültür bağlamında bir anlam yüklerseniz sizinle hiçbir bağı olmayan bir Survivior , Brooklyn (Bruklin) ya da Avenue des Champs-Élysées;(Şanzelize)kültürü içinde boğulur kalırsınız.
"Kültür"e kitle kültürü bağlamında yaklaşırsanız kitlenin tarihi, ekonomisi, inançları, eğitim düzeyi, sosyal yaşamı, folkloru, töreleri, eğlence anlayışı, düğünü derneği, tümüyle gelenekleri türünden ihmal edilemez değerlerini ve bunların günümüze yansımalarını kapsam alanına almak zorunda kalırsınız.
"Kültür" e bir toplumun duyuş birliğini sağlayan değerler bütünü anlamı verirseniz, gelenek- göreneklerden felsefesine ve sanat değerlerine kadar bütün değerleri bu kavramın içine sığdırarak düşünmek zorunda kalırsınız.
"Kültür"e felsefe dilindeki anlamıyla bakarsanız, insanın, kendi üretimiyle değiştirerek yeniden ve kendine göre yapılandırdığı doğaya ulaşırsınız. İnsan alet yapa hayvandır. Hayvan aletsiz yaşar; fakat insan aletsiz çok güçsüz ve zayıf kalır.Belirlediği ereğe göre alet üretir, doğayı kendine göre yapılandırırken kendini de biçimlendirir, donatır. Organlarının eksiğini ürettiği aletlerle tamamlar. Kanadı yoktur, uçamadığı için uçak yapar. Gözünün göremediğini görebilmek için dürbün, teleskop mikroskop yapar. Organlarının yükünü azaltmak için çıkarken yorulduğu merdivenin yerine asansör yapar.
"Kültür"e bir tarihsel olgudur tanımından bakarsanız, insanın maddi manevi kazançlarını bu sözcüğe yüklemek zorunda kalırsınız.
"Kültür"e metafiziksel ve idealist bir çerçeveden bakarsanız seçkin insanların ürünü olduğu yargısına varırsınız.
"Kültür"e materyalist gözlükten bakarsanız, tarihsel süreçte kültürü,halkların yarattığı bir olgu olduğu halde, sınıflı toplum oluşunca varlıklı, okumuş insanların ayrıcalığı haline geldiği gibi acıklı sonuca varırsınız.
Uzatmadan sadede gelirsek, "kültür" siyaseten bugünden yarına güdülenecek - biçimlendirilecek bir olgu değildir. İnsan ve onun oluşturduğu toplumla anlam kazanan bu olguya yön vermeye kalkışmak imkansızı istemektir ki böyle bir girişim, Don Kişot'un kalkışabileceği bir yeldeğirmeni savaşına benzer.
Bugünkü iktidarımızın sıkıntılı olduğunu kabul ettiği "kültürel iktidar", iktidarımızın bugüne dek belirlediği hedeflerin en tehlikelisidir. İktidarın "kültür"e verdiği anlam eğer Arap- Sunni - İslam kültürü ise bu bizi El Kaideye, Taliban'a, Hizbullah'a, Boko Haram'a, IŞİD'e götürür.
Fetih kutlamalarında uygarlık arkasına gizlenen kamyon şovunun ilkelliğine ve içerdiği şiddete, bütün okulların velilerin direncine rağmen tek tip okula çevrilmek istenmesine, dindar ve kindar diye tanımlanan bir nesil yetiştirilmek istenmesine.... bakarsanız yolumuzun oraya doğru olduğunu görürsünüz.
Hayırlısı.
Ahmet Ümit Aloğlu