Düşünce üretemeyenler tarihe sığınırlarmış, galiba son günlerde ben de öyle yapıyorum. Bir konuda düşünürken bir fikir üretmiyorsam hemen, " Osmanlı bu konuda ne yapıyordu, bu yapılanmanın imparatorluğun yıkılmasında bir payı var mıydı, Osmanlı devlet nizamı, İran, Selçuklu ve Bizans devlet sistemlerinin bir bileşkesi olduğundan onlarda bu işler nasıldı?" gibi sorular beliriyor kafamda. Örneğin devletimizin yönetiliş biçimi üzerinde düşünmek istediğimde neden bilmem, Taberî 'nin İran Hükümdarlarından Parviz'e atfen yazdıklarını anımsıyorum: Halka ağır vergiler yüklediğini eleştirenlere Parviz, (459- 484) "Hükümdarı ayakta tutan ve gücünü güvenceye alan Tanrı'dan sonra, para ve ordudur. " demiş.
Bizim Cumhurbaşkanımız Hükümdar değil; ama "mermi fiyatlarını" anımsatırken aynı mantığı kullanmıştı galiba...
Tarih bu, daima ilginçtir, Parviz'den elli yıl kadar sonra I. Hüsrev (531-579) biraz günümüz muhalefeti gibi konuşmuş: "Ülkede adalet ve denge olursa halk daha çok üretir, vergi geliri artar, devlet de zenginleşip güçlenir; güçlü devletin temeli adalettir" demiş.
Osmanlı'ya gelmeden şu Karahanlı hükümdarı için yazılan Kutatgu Bilig'e bakmazsak olmaz: "Devleti denetlemek büyük bir ordu gerektirir. Orduyu beslemek büyük servet ister. Bu serveti elde etmek için halk zengin olmalı. Halkın zengin olması için yasalar adil olmalıdır. Bunlardan biri ihmal edilirse devlet yıkılır."
***
Hay Allah, biz tersini mi yapıyoruz ne? Devleti güçlü göstermek , savaş giderlerini, saray masraflarını, israf ve lüksü karşılamak için ha bire vergi salıyoruz, halkı fakirleştiriyoruz; zaten vergi gelirlerimiz de bunca zamma rağmen azalıyormuş. O denli ki ceza gelirleri, kurumlar vergisinden 10 milyar daha çokmuş...
Kutatgu Bilig şom ağızlısına bakarsanız yıkılıyor devlet.
UZATMAYAYIM:
Tarihin bize öğrettiği şudur: Devletin gelirlerini ve gücünü artırma gereği, adaletin uygulanmasını gerektiriyormuş. (İnalcık 2016) İster Ortadoğu devleti olun, ister Batılı devlet düzenlerinden biri olsun devlet sisteminiz; ister hükümdarlık olsun devlet şekliniz, ister Cumhurbaşkanlığı sistemi; ister tek kişinin yönetimi olsun devlet yapınız; ister parlamenter demokrasi fark etmez, biliniz ki devletiniz vergilerle değil, adaletle kalkınır.
Ne var ki çağımızda adalet tek başına yetmiyor; eğitim ve üretim de gerekli.
Eğitim ve üretim insanlık tarihinde kentleşmeyle başlamış; sürekli sorun olmuştur. Belki de bu nedenle hemen herkesin bu konularda bir fikri vardır, sizlerin ne düşündüğünüzü ise çok merak ediyorum doğrusu...
Ahmet Ümit Aloğlu