AKP iktidarımız, milleti kimyager ve ekonomist yaptı.
İnsanlar içeceklerini ve ilaçlarını kendileri imal ediyor.
Herkes Merkez Bankası başkan gibi; dolar, Evro, fiyat istikrarı, enflasyon, kur, serbest kur, dalgalı kur vs vs biliyor.
Tağşişi bile biliyoruz artık; değerli bir madenin içerisine daha değersiz maden katarak kıymetli madenin değerinin düşürülmesidir, tağşiş!
Ayrıca “tağşiş”in bir tür devalüasyon olduğunu da biliyoruz.
Osmanlı Padişahları, ekonomik sıkıntıları tağşiş ile çözerlerdi. 1
Cumhuriyet döneminde de bir ara liranın içindeki gümüş, liradan değerli hale gelmiş. İnsanlar piyasadan lira toplayıp eritmişlerdir.
Şimdi durum nedir?
50 kuruşun maliyeti 83 kuruşa çıkmış, liranın maliyeti ise 98 kuruşa ulaşmıştır.
Bu gerçeklik, bir tür tağşiş bile değil, ondan da kötü bir durumdur. Bir ülkenin parası, yapıldığı madenden değersiz hale gelmişse artık o ülkede tuz kokmuştur.
Doğulu Batılı bütün ekonomistler açık seçik söylemeye başladılar: İktidar ekonomiyi bilmiyor, Türkiye, acilen ekonomi politikalarını ya da yöneticilerini değiştirmelidir.
***
Siz ne dersiniz?
Ahmet Ümit Aloğlu
1- Tağşiş, Fatih Sultan Mehmet Döneminde başlamıştır. (1444) Fatih İkinci kez tahta çıktığında (1451) de giderek 1476 ve 1481 de tekrarlamıştır. Daha sonra altın sikke yanında gümüş sikkeye geçilmiştir. Örneğin 1584’de100 dirhem gümüşten ağırlığı 0.68 gram olan 450 akça kesilirken 1586’da 100 dirhem gümüşten ağırlığı 0.38 gram olan 800 akçe kesilmiştir.1669’da iş iyice çığırından çıkmış, 100dirhem gümüşten 1400 akçe kesilmiş, akçenin ağırlığı da 0.23grama düşmüştür. (Meraklıları Şevket Pamuk’un “Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi” adlı değerli çalışmaya, Mustafa Akdağ’ın eşsiz Türkiye’nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi . 2 cilt kitabına bakabilir.)