Aydınımızın sesi kısık; gözleri iyi görmüyor.
Çünkü üstünde akılla, demokratik değerlerle, insanlığın beş bin yıllık birikimiyle anlaşılıp açıklanamayacak bir baskı var.
Basınımızın sayıca çok az bir kesimi ülkedeki ekonomik sıkıntıları, hukukun katlini, insan haklarının çiğnenmekte oluşunu, ülkenin,ona yaşam veren kurumlarının(eğitimden orduya, hukuktan iktisadî devlet teşekküllerine, karayollarından demir yollarına, hava yollarından deniz yollarına;Çaykur’dan Kızılay’a, sendikalarından derneklerine kadar … aklınıza ne gelirse bütün kurumların içlerinin boşaltıldığını;hepsinin yolsuzluk bataklığına itildiklerini anlatıyor.
Bunlara göre ülke bir cehennem.
Basınımızın sayıca büyük bir bölümü ise ülkemizi mutluluğun, refahın vatanı, adaletin tecelligahı, ekonominin Dünya ölçeğinde en başarılı kalesi…kısaca bir Cennet Bahçesi olarak gösteriyor.
İkisi de doğru, ikisi de yanlış.
Her biri baktığı pencereden, iktidarın körelttiği gözlerle görüyor Dünyayı.
Bana göre sorun bunlar değil.
Sorun, ülkenin sokaklarında “Şeriat isteriz!” çığlıkları atılırken Cumhurbaşkanının bu koroya katılıp şeriattan olumlayarak söz etmesidir.
Unutmamak gerekir ki Selçuklu bile, Osmanlı bile Şeriat devleti değildi.
…
Baylar, diyelim ki şeriat devleti kurdunuz bu ülkede. Medeni kanunu kaldırdınız. Suudilerin bile kadın hakları konusunda ileri adımlar atmaya çalıştığı çağımızda siz, kadınımızı dört duvar arasına kapatmaya; ülkede erkekleri sünnet üzere giydirmeye, kimsenin sakalsız sokağa çıkmamasına, kızlarımızın okullara gönderilmemesine çabalıyorsunuz.
Ülkeyi Şeyhler, Dervişler, mollalar ülkesi yaptınız diyelim, ne kazanacaksınız?
Bunu başarabilenler ne kazanıyor? Hangi Şeriat ülkesi mutlu, refah içinde bayındır bir ülke?
Tamam, ABD hatta AB sizi destekliyor olabilir; ama Türkiye oligarkları, hatta canla başla devletin bütün olanaklarını kendilerine sunduğunuz şu sayılı şirketler size ne diyecekler? Ülkenin Batıdan ayrılıp şeriat ülkesi haline getirilmesine müsaade edecekler mi?
Devletin gizil güçleri bugün sizin iktidarınız için sesini çıkartmıyor olabilir; ama onlar, iş o raddeye geldiğinde ne diyecek size?
Bir de On Kasımlarda, Cumhuriyetin bayramlarında Anıtkabir’i dolduran taşıran insanlar var; onları ne yapacaksınız, kesecek misiniz?
Son söz:
Baylar, bu ülke demokrasiyi, özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü, ilerlemenin insanca yaşamanın tadını aldı; buraya şeriat getiremezsiniz, aklınızı başınıza alın, Cennet kadar güzel ülkesinde gül gibi yaşasın bu millete gölge etmeyin, ihsanınıza zaten ihtiyacı yoktur.
A.Ümit Aloğlu
07.02,2024,Kuzucubelen