Biraz sosyal bilimlerle ilgilenenler, biraz insanlığın sömürgecilikle, sömürgecilerle mücadelesiyle ilgilenenler, biraz çok konuşulan "çok kültürlülük" savunucularını, biraz bu çok kültürlülüğün yarattığı sorunları ve farklı kültürlerin kaynaşmasını, farklı kültürlere sahip insanların Batı kültürüne entegrasyonu konusunu düşüneler bilirler bu kavramı.
Günümüzde 11 Eylül felaketi ile Amerika'da, Paris katliamı ile Avrupa'da, IŞİD vahşeti ile Ortadoğu'da uç noktalara yükselen zenofobi öyle bir hastalıktır ki bir ülkeye girerse zor çıkar.
Kimi düşünürler ırkçılığı, zenofobinin uç bir noktası saymaktadır.
Kısaca, yabancı korkusu, yabancı nefreti diye tanımlayabileceğimiz zenofobi, tam bir toplumsal kanserdir.
Anımsayalım ki insanlığın geçmişinde kendisinden farklı insanlardan korkma hastalığının bulaşmadığı imparatorluğun adı Osmanlı İmparatorluğu'dur.
Bütün Dünyaya olduğu gibi bize de bulaştırılmaya çalışılan bu hastalık, korkuyorum ki bu konuda çok parlak geçmişimize rağmen bize de bulaşacak; birbirimizi yabancı, farklı, nefret objesi olarak görmemize neden olacak.
İşte o zaman bizi kimse yok oluştan kurtaramaz .
Bu nedenle yüreğinde insan sevgisi olan herkese;- AKP'li, CHP'li, MHP'li, HDP'li gibi ayırımlar yapmadan- söylüyorum, zenofobi bulaşıcıdır. Ülkemiz için açılımı iç savaştır, bölünmedir.
Birileri bizi, çok açık bir şekilde o noktaya itiyor.
İş işten geçmeden herkesin bildiği gerçeği bir kez daha anımsatayım: Zenofobi'nin tedavisi BARIŞ'tır. Başka panzehiri yoktur.
Ahmet Ümit Aloğlu