İktidara, hükumete; hatta muhalefete değil devletedir önerilerim. Çünkü sözünü edeceğim sorun milletin, yakın gelecekte insanlığın sorunudur.
***
Dillerde dolaşan sayı ile 83 milyon, gerçekte yani göçmeni, mültecisi, kaçak işçisi ve konukları ile 90 milyona varan nüfusu doyurmak, bunca insanın sağlığını korumak, eğitimini sağlamak, geleceğini planlamak kim, hangi siyasi organizasyon tarafından yapılırsa yapılsın, devletin görevidir.
Yüzyılımızda-nedenleri ayrı bir yazının konusudur- giderek insanların besin maddelerine ulaşımı zorlaşmaktadır. En zengin ülkeler bile gelecekte insanlarını nasıl besleyeceğini kara kara düşünmeye başladı. Avrupa, tarımı, gıda üreten bütün sektörleri büyük miktarlarda desteklemektedir. Bütün Avrupa ülkeleri, ülkelerinde yetişen bir ürünün, ülkesinde üretim bitmeden ithal edilmesine izin vermemektedir.
Hal böyle olunca, iktidara değil, devlete öneriyorum:
Ey yüce ve güçlü devletim, çiftçimizi koru!
İşe, çiftçimizin Tarım Kanunu'nun 21. maddesinde ''Çiftçilere her yıl an az milli gelirin yüzde 1 oranında destek verilir) belirlenen haklarını ödemekle başla!
Acilen gübre fabrikaları aç! Öyle bir iki değil, beş on gübre fabrikası.
Hayvancılığı teşvik et. Öyle eş dost kayırması biçiminde değil, bütün hayvan besicilerinin emeğini değerlendirecek biçimde…
Acilen yerli tohumları geliştir, teminini kolaylaştır.
Çiftçiye, hayvan üreticisine ürünleri için alım garantisi ver, ürün daha tarlada iken tatmin edici taban fiyatları açıkla. Taban fiyat, tüccarı değil üreticiyi kayırsın.
Tarım ürünleri ithalini Rokfellerci “Paramız var ithal ediyoruz” mantığı ile değil aciliyet esasına dayandır.
Üretimi de tüketimi de planla.
İthal ürüne verdiğin fiyat asla kendi üreticimize verdiğin fiyattan yüksek olmasın.
Ürünlerin tarladan tüketiciye giden süreçte taşınmasını düzenle…Aracıların egemenliğine son ver.
Bir kez daha söylüyorum, vatandaşının karınlarını doyurmak, yaşamlarını teminat altına almak devletin görevidir. Devletin ve milletin en önemli BEKA sorunu, insan sağlığı sorunudur.
Unutma ki ölüler vergi de veremez.
Ahmet Ümit Aloğlu