Dünya'da en çok devlet kuran millet biziz.
(Ne kadar trajiktir, bu gerçek, tarihte devleti en çok yıkılan milletin de "biz" olduğumuzu anlatır.)
Devlet nedir?
"TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ'ne bağlı olarak siyasi bakımdan teşkilatlanmış millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu TÜZEL kişilik." midir devlet?
Bu tanımdaki "siyasi bakımdan" sözünü, bir hükümet idaresi olarak anlamak gerekir; çünkü bir beylik, bir derebeylik, bir kabile örgütlenmesi, devlet değildir. Bir cemaat, bir tarikat, bir mezhep teşkilatlanması da devlet olamaz.
Bizim, birkaç bin yıllık geleneğimizi göz ardı edip devleti kendi beyliği ya da cemaati gibi idare etmeye kalkışanların bu çabalarının kaynağı sadece cahillikleridir. Aymazlıklarının temeli de budur.
* Devletimiz var; yapılanışı, örgütlenişi, geleneği, kurumları ile güçlü.
* Hükümetimiz var; bakanlıkların örgütlenmesi ile güçlü.
* Ordumuz var, FETÖ'nün tahribatı bile gücünü sarsamadı.
* Jandarmamız var, dipdiri ve ülke genelinde işlevli.
* Polisimiz var, sayı ve donanım bakımından bir ordu düzeyinde...
Bütün bunlara rağmen neden "ülke iyi yönetiliyor" diyemiyoruz?
Bunca güçlü kuruma rağmen devlet, neden iyi yönetilemiyor?
Ülkede neden her gün patlamalar, saldırılar, canlı bombalar, kadın öldürmeler, çocuklara tecavüzler, hırsızlıklar, soygunlar... yaşanıyor?
Bunların nedeni istihbarat zafiyeti mi, yönetim zafiyeti mi; yoksa başka bir neden mi var?
Örneklerden gidelim: IŞİD ve PKK saldırılarından sonra basından öğreniyoruz ki devletin ilgili kurumları, sorumlu mevkileri işgal edenleri uyarmış: "Falan yerde hareketlilik var." , "Falan örgüt şurada şunları, burada bunları yapabilir." demiş.
Ankara olayından sonra da İstanbul olayından sonra da Gaziantep olayından sonra da bu bilgiler çarşaf çarşaf yazıldı, konuşuldu.
İşte devlet ile devlet olmama hali burada, bu turnusol kağıdıyla ortaya çıkıyor.
Devlet, halkın hayatını, varlığını, özgürlüklerini, mülkünü, saadetini güvenlikte tutan, güvenlik güçlerinin bu doğrultuda hizmet vermesini sağlayan, devletin varlığını, milletin bekası , saadeti ve kutlu geleceği için kişisel ve partisel çıkarlarının üstünde tutabilen adamların yönettiği tüzel kişiliktir.
Bu tüzel kişiliği yönetenlere devlet adamı denir.
Devletin başında olup da devlet adamı olmayanlar ise kendilerini bir inanç sisteminin, bir tarikatın, bir mezhebin veya bir kabilenin militanı sayan, öyle davranan kimselerdir.
Olay olduktan, çol çocuk, kadın kız, genç yaşlı onlarca vatandaşımız öldükten sonra "Teröristleri lanetliyorum, güvenlik önlemlerini aldık" diye demeçler verenlere devlet adamı değil; sürüsünü kurda kaptıran çoban demek gerekir.
İnceleyin tarihimizi, bir ayağının üstünde bin yalan söyleyen, sürüsünü kurda kaptıran yalancı çoban gibilerden daha fazla devleti, devlet gibi yönetenlerin yüzlercesini görürsünüz.
Ahmet Ümit Aloğlu