Bu sene yaz bir türlü gelemiyor; Mart, iyice kapıdan baktırdı bizi, Yalnız bize olsa zararı, neyse deyip geçeriz, erikler, bademler çiçek açmıştı, bir kar, arkasından bir don; mahvoldu ağaçlar, çiçekleri dondu. İnsanlarımızın canı burnunda. Kahveye doğru yürüyorum; ama ayaklarım geri geri gidiyor sanki…
Kahve de tenha. Birkaç kişi oturmuş sobanın başına Haşim’i çekiştiriyor. “Günaydın arkadaşlar” dedim, sesime döndüler,
-Buyur Hoca, nerelerdesin, göründüğün yok, dedi, Mehmet Emmi.
-Buyurunuz var olsun, hafta içinde gelemiyorum, hep bir iş çıkıyor. Sizler nasılsınız?
- Bizi sorma, diyor, Doğulu Bircan. Sesinde bir çaresizlik, bir öfke var.
-Hayırdır Bircan Can, dedim, bir durum mu var. Öfkeli gibisin.
-Onu sorma, dedi, Mehmet Emmi, yalnız o değil, hepimiz perişanız, çaresiziz, ne yapacağımızı bilmez haldeyiz.
Anladım, bunlar ekonomik durumdan, zamlardan, pahalılıktan, işsizlikten yakınacaklar, sözün önünü açayım dedim:
-Bugün yeni zamlar mı geldi yoksa?
Sağlıkçı Avni girdi araya:
-Zamlara alıştık artık. Zam gelmezse şaşırıyoruz.
-Başka bir derdiniz mi var, derken ben, lafımı böldü Çerkez Tahsin:
-Bu iktidar bizi tüketti Hoca. Pahalılıktan, paramızın değer kaybından vazgeçtik, bir dediği bir dediğini tutmuyor. Görmüyor musun gözümüzün içine baka baka gerçekleri gizlemeye çalışıyorlar, resmen aklımızla alay ediyorlar.
-Yine kim ne dedi Tahsin?
- Bak Hoca, Nebati gitmiş, borç para bulmuş: %45 faizle. Dünyada bir tek Nijerya diye bir devlet varmış, haritada yerini bilmem, bironlar bizim kadar yüksek faizle para bulabiliyormuş.Ekonomisi
-“Nas” yok muymuş borç alırken?
- Ben başka bir şey söyleyeceğim.
-Buyur Sağlıkçı.
-Adım yok mu benim ?
-Pardon, buyurun Avni Bey.
-Paramızın değeri bu kadar düşmüş, saymayayım, her şey kötü durumda, adam ne diyor: “Paramız en değersiz durumda ama ekonomiyi düzelttik.” Birisi de ihracatımızın arttığını, Dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olacağımızdan söz ediyor.
Mehmet Emmi söze giriyor:
-Yirmi senede Dünyanın en kötüsü olmuşuz, en iyi on ekonomiden biri olacakmışız 2023’te.
Bu konunun uzayacağını anlayan ÇerkezTahsin, Mehmet Emmi’nin nefes almasından yararlanıyor:
- İnsan haklarında dünyanın en demokratik ülkesiyiz diyorlar; ama polis insanları kameralar önünde copluyor, kadın erkek demiyor, yerlerde sürüklüyor. Arka odalarda neler yaptıklarını sakın düşünmeyin.
- İktidar ciddi tepki verdi bu işe, dedim.
- Evet Furkan Vakfı toplantısına yapılan orantısız güç kullanımına ciddi tepki verdi iktidar sözcüleri ve İçişleri Bakanı. İdeolojik bir yaklaşım bu! “Gezi” olaylarında gençlere yapmadıkları kalmamıştı. 301 kişi kaybetmiş, deliye dönmüş insanları tekmelemişlerdi. Bunca yıldır davaları sürüyor. Kadınlar yürümeye kalktığında, işçiler greve çıktığında, öğrenciler gösteri yaptığında, vatandaş doğasını korumak istediğinde orantısız güç kullanıldı diyen olmuyor; tersine ateş püskürüyorlar. Onlar insan değil mi, onların insan hakkı yok mu? Onların anayasal hakları yok mu?
Bircan’ın aklı hala pahalılıkta olmalı,
- Bunlar hiç çarşıya pazara gitmez mi, alışveriş yapmaz mı?
Sağlıkçı Avni destekledi Bircan’I:
-Arabalarına benzin- mazot almaz mı bunlar?
Tam zamanında geldi Haşim,
-Ne içersiniz Beyler, dedi.
- Ben bir kekik kaynatmasını rica ettim.
Çerkez Tahsin’in tepesi atmış bugün.
-Çok çeşidi var gibi soruyor, ne içermişiz. Hepi topu çay, kekik, adaçayı. Yazın dağdan topluyor, kışın bize satıyor.
-Çay ta Rize’den geliyor Çerkez, gevezeliği bırak da ne içeceğini söyle sen, dedi Haşim. Belli ki o da sinirli.
-Buna ne oluyor, dedim, Mehmet Emmi sesini kısarak,
-Bu Tansu Çiller krizinde iflas yaşadıydı ya unutamıyor. Bugünlerde Tansu konuşulur oldu diye deliriyor.
-Anlaşıldı, dedim, bugün sohbet edilemeyecek, kekiği içip kaçmalı.
Doğulu Bircan ağzını açtı bir şey diyecekti, Tahsin sözü onun ağzından aldı, bana döndü:
- Hoca dedi, senin bilgisayarın var, iktidarın çelişkileri ya da yalanlarını sorsana Google amcaya.
- Niye sorayım, ben bu ülkede yaşamıyor muyum? Benim aklım yok mu?
- Estağfurullah Hocam, hiç onlardan söz etmiyorsun da.
-Deminden beri onları konuşmuyor muyuz?
- Pekiyi, haftaya da bu konuyu konuşalım Bircan, unutturma olur mu?
Kekiğimle arkadaşların çayı geldi. Yedi kişiymişiz, sessizce içtik çayımızı kekiğimizi. Haşim’e ödeme yapıp,
-Bana izin, size iyi günler, dedim.
Çerkez bağırdı:
-İyi gün mü kaldı Hoca, sende iktidar gibisin, iyiyi kötüyü ayıramaz oldun!
Dönüp cevap vermeyi gereksiz buldum, Koca Meşe’ye doğru yürüdüm. Açık ve temiz hava, soğuk da olsa iyi geldi.
A.Ümit Aloğlu, 27 Mart 2022, Kuzucubelen