Pragmatizmin dilimizdeki karşılığı faydacılıktır.
Atatürk, bir pragmatistti, cümlesini daha ortaokuldayken duymuş, anlamını sormuş, sonra da söze isyan etmiştim. Şimdi kabul ediyorum; Atatürk pragmatistti…
Faydacı sözcüğü yetmiyor pragmatizmi anlamak için, tanım verelim: Felsefede uygulayıcılık, uygulamacılık, Osmanlıca’da fiîliyye, faydacılık. Günümüz Türkçe’sinde yararcılık, gerçeğe ve eyleme yönelik olan… Gündelik yaşam bakımından sonuçlara yönelik düşünme…
William James tarafından ünlendirilen pragmatizm, söze konu olan işi yapmak, başarmak anlamına gelir ki bir anlamıyla iyinin, refahın, nesnel değerlerin, zevkin teorisidir. Şöyle özetlenmiştir:
“Eğer bir bilgi günlük hayatta işe yarıyorsa o bilgi doğrudur. Yaramıyorsa yanlıştır.”
İnsanların değişik faydaları olacağından bunların bağdaştırılamayacağı görüşü ile diğer birçokları yanında özellikle faydanın sağ duyu ile çeliştiğini söyleyenler ve faydacılığın uygulanabilirlik bakımından ölçümünün teorik bakımından tartışılmasına izin vermediğini savunanlar bu görüşü eleştirenlerin dayandığı paradigmalardır.
Bir bu işin sol yanı var: Faydanın öznesi kim olacak?
Örneğin Mustafa Kemal’in faydacılığının öznesi, Anadolu insanıdır, Türk milletisdir.i
Eğer pragmatik uygulamalar, bir takım kişi ve zümrelerin çıkarları doğrultusunda kullanılıra o, artık pragmatizm değil, çıkarcılıktır.
Dün, FETÖ ile işbirliği bu anlamda yapıldı.
FETÖ/ PDY de iktidar da devletin/ iktidarın nimetlerinden faydalandı.
Fayda boyutlanınca savaş başladı. Faydacılar birbirine girdi. Güçlü olanlar, doğal olarak iktidara sahip olanlardı. FETÖ/PDY’nin iktidarı yıkmak için kullandığı argümanları yalanladılar; ancak insanlara, “Tamam FETÖ bir PDY’dir, devletten ayıklanmalıdır; ancak hırsızın hiç mi günahı yok”, sorusunu sordurmadılar.
Savaş büyüdü, korkunç bir noktaya geldi. İktidar bu felaket noktasında ulusla birleşmeyi bildi, felaketi önledi.
Çok ciddi bir pragmatizm örneği olarak “Bu Allah’ın lütfudur” denildi. FETÖ/PDY ile vatan sathında mücadeleye girişildi. Ne var ki pragmatizmin temel sorusu yine ortada duruyor:
Savaşın ve faydanın öznesi kim? ktidar ve bileşenleri mi, ulus mu?
FETÖ/ PDY’nin ayıklanmaya çalışıldığı ve yapılanlar, kurunun yanında yaş yakılmadığı sürece çok da doğru; ancak atılanların yerinme getirilenler kimler?
Mantık ve mantalite bu olunca, doğaları gereği onlar da yarın seninle savaşacaklar.
Şimdi her şeyi, her kurumu Cumhurbaşkanına bağlarsan, yarın iktidar el değiştirdiğinde, değiştirmedi diyelim emr-i hak vaki olduğunda ne olacak, o makama gelenin bu kadar güç ve yetki ile neler yapabileceğini düşünmek durumunda/zorunda değil miyiz?
Anlaşılan pragmatizmin de içinde sakladığı çelişki yarınlarımıza damgasını vuracak…
Liderler çağının en pragmatik kişiliği, Atatürk’tü. Çağın liderlerinin tamamı inkar edildi, ediliyor; ancak O, hala parlayan bir yıldız; çünkü pragmatizminin öznesi şahsı değil, halkıydı.
****
Bilmem bir şey anlatabiliyor muyum? i Burada Türk’ü, Mustafa Kemal’in,” “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Tanımı bağlamında kullanıyorum.
Ahmet Ümit Aloğlu
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Burada Türk’ü, Mustafa Kemal’in,” “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Tanımı bağlamında kullanıyorum.