İktidarımızın Osmanlı hayranlığı ve Osmanlıya dönüş çabaları herkesi bu konuda düşünmeye zorluyor.
Osmanlı, bir Sultanlıktı, ancak sultanlar başlarına buyruk muydu? Sultanlarının astığı astık, kestiği kestik miydi?
Osmanlı İmparatorluğunda dinin rolü neydi;devlet için teokratik monarşi denebilir mi?
Devleti, imparator tek başına mı yönetiyordu?
Bugün RTE'ye "diktatör" diyenler, AKP'yi bu sıfatın dışında düşünmekle doğru mu yapıyorlar; yoksa AKP mi kurmuştur ülkede diktatörlük rejimini?
Boş verin bunları, size Osmanlıdan bir örnek vereyim:
XVI. yüzyılın başlarında, İmparatorluğun en güçlü ve gösterişli yüzyılında II. Bayezid'in iki oğlu valilik görevindedirler.
İkisi de aldıkları maaştan şikayetçidir; çünkü aylıkları geçinmelerine yetmemektedir. İkisi de sık sık babalarından yardım istemektedir.
Karaman Valisi olan Şehinşah, Toroslarda yaşayan Mısır Kölemenlerine karşı kaleleri güçlendirmek için gönderilen paranın bir kısmını şahsına harcamıştır.
Ne olur, şehzadedir, validir; harcamış, denmemiş; bir fermanla bu paranın aylığından kesilmesi buyrulmuş ve buyruk yerine getirilmiştir.
Selimşah ise ( İleride "Yavuz Sultan Selim Han" adıyla tahta çıkacak Şehzade) işi, Bursa tüccarlarından borç istemeye kadar vardırmıştır.
Neden?
Çünkü kimse devleti, babasının çiftliği sanmamaktadır.
Mukayese için anımsatıyorum: Bugün iktidarda olan kadronun devlette bir görevi olmayan evlatlarının servetini bilen var mı? Vakıflar, gemicikler, şirketler ... Kendileri bile servetlerinin boyutlarını hesabedemez oldular.
Hani Osmanlı diyorlar ya; bir de bu yanından baksalar Osmanlıya!