Türkiye'nin temel sorunu, PKK, IŞİD, DHKP-C, Hizbullah ve benzeri örgütlerin yaptığı terör sorunu mudur, yoksa kimlik sorunu mudur? .
Bana göre Türkiye'nin temel sorunu, "KİMLİK SORUNU"dur. Çünkü terör sorunun çözümü, bu sorunun çözümüne bağlıdır.
Nedir kimlik sorunu?
Salt aidiyet, mensubiyet ve tarihi geçmiş sorunu değil; bir "insan tasarımı" ve "gelecek tasavvuru" sorunudur, kimlik...
Bu anlamda insanın dünü, bu günü ve yarını kadar hedefleri de kimliğinin belirleyicisidir.
İnsanlar, insan haklarından, gelecek tasavvurlarından, insan olanaklarının biçimlendirilmesinden, bunların kullanımından söz ederken insan kavramından çok "insan tasarımı"ndan söz ederler; bir grubun - kimliğin- üyesi olmakla "insan" olmayı, gruplarının arzularını insan hakları talebi ile özdeşleştirirler.
Doğal olarak bu taleplerini de "insan hakları" düzeyine yükseltirler.
Örneklersek,kimliğini etnik kökeniyle belirleyen birisi, kendisi gibi düşünmeyenleri düşman sayarken bu anlayışı olabildiğince yaygınlaştırmayı insan hakları adına bir talep düzeyine taşır; bir karşıt kimlik de kendi düşüncelerini yaymaya çalışınca onu "karşıt, yabancı ya da düşman" olarak kodlar...
Oysa insana bir kültürel kimlik olarak bakabilmek, insana özgü olanakların geliştirilmesini amaçlayacağından, daha insansal bir belirleyicidir.
Bir kişinin ya da grubun kimliğini, bunların yalnızca tarihsel geçmişlerine bakarak belirlemek de olanaksızdır. Kişilerin ya da grupların kimliği, geçmişte yaptıkları/yapılanlar kadar kendilerinin gelecekte yapmak istedikleri, gelecek tasavvurları ile belirlenmelidir; çünkü ayrı ırklardan insanlar geleceğe dönük idealleri çerçevesinde bir grup oluşturabilirler.
Kimlik, geçmişe bağlı olarak tanımlandığında, - geçmiş yeğlemelere göre biçimlendirilemeyeceğinden- geçmişte olanların geleceğe taşınmasını zorunlu kılar. Bu ise insanın kimlik tercihinin ve tercih edilen kimliğin gelecek tasavvurunu engeller. Hatta böylece bu değiştirilemeyecek geçmişi, kendi isteğimizle geleceğimizin de belirleyicisi olma gücüne ulaştırmış oluruz.
Geleceğe geçmiş muamelesi yapmak, yani gelecekten vazgeçmek, insanın, insana özgü olanaklarının sonsuzluğundan vazgeçmek, kültürel kimliğimizi yok etmek anlamına gelebileceği gibi kişilerin kendilerinde insan haklarını çiğneme ayrıcalığı görmelerine neden olabilir.
İnsanın, insandan başka bir şey olamayacağını kavramak, insanın taşıdığı insansal olanakları görmek, bu olanakların gerçekleşebileceği koşullar bütününü kavramak, beraberinde insan haklarının vazgeçilmezliğini/ devredilemezliğini anlamamızı ve bütünüyle insan olanaklarına saygıyı duymamızı zorunlu kılacaktır.
Bizim böyle bir insan kimliği arayışında olmamız gerekiyor; çünkü bizim evrensel değerlere ulaşmamızı ve kültürümüzü çağdaş uygarlığın üstüne çıkarmamızı sağlayacak kimlik, ne tarihselci ne de dinci bir kimliktir.
Ahmet Ümit Aloğlu