Figen Şakacı, "Pala Hayriye" adlı eserinin, -evet bence Pala Hayriye bir eserdir- "Havar" adını verdiği bölümünde Ahmet Arif'ten ve onun şiirinden söz ederken "Köz vezninde şiirlerdir onlar" demiş.
Siz bu "köz vezni"ni biliyor muydunuz?
Bu vezinde şiirler, herkesi ayrı yerinden yakarmış.
Yıllar önce, Devinim 60'ta "Her dilin bir musikisi vardır, o musikiyi duyabilenler şair olur" demiştim. Köz veznini duyduktan sonra diyorum ki veznin söze kattığı ahengin/ritmin sözü şiire dönüştürdüğünü/ inkılabettirdiğini/ evriştirdiğini bilirdik. Ölçü kaç vezin bildiğimizdi.
Kaç vezin bilirsiniz?
Aruz mu, hece mi, İambos mu, Anapestic mi, sebest vezin mi; ne?
Ne kadar vezin bilinirse bilinsin, şair olunamazmış; eğer sözü şiire dönüştürmeyi bilmiyorsanız. Tek başına hiçbir veznin gücü sözü şiire dönüştürmeye yetmezmiş. Yetseydi manzume denilen tür oluşmazdı. Söz ve vezin yeterli olurdu şiir için. İşte tam bu noktada dilin musikisinden söz etmiştim ben ; "köz vezni"nini bilmediğimden...
Hani bazı yazarlar kasıla kasıla derler ya, "Benim için şiirde, öyküde dil önemlidir. " Bu beynimin, kültürümün, bilgilerimin altını dolduramadığı söz, hep ruhtaki kasıntının söze dönüşmesi etkisi yaratırdı da bende, "Nerde önemli değildir dil?" derdim. Şimdi anlıyorum ki "şiirde, öyküde önemli olan dil" şiirin ya da öykünün herkesi ayrı yerden yaktığını anlatmak istediğinizde ""köz vezni" demeyi bilmekmiş. Öyle durgun suya atılmış taşların yarattığı dalgalar gibi içeriği kendinden menkul imgeler bulmak, anlamı karanlığa itip üstüne mecazlar örtmek, diyeceğini adam gibi demek yerine cümleyi devirerek sanat yaptığını sanmak değilmiş.
Okuyun, görün Figen Şakacı dili nasıl kullanıyor! Onun gibi "Arif hocanın kara dediğinde sadece yazgıyı değil, bağrına saplı hançeri de ima ettiğini, yara diye yazdığında yar'a seslendiğini anlıyorum" diyebiliyorsanız dil sizin için de önemlidir, "Köz vezni"ni de biliyorsunuz demektir.
Şiirin II. Yeniyi de aşıp apokalipse boğulduğu, öykünün, şiirde elli yıl önce aştığı anlaşılmama sayrılığını yaşadığı, dergilerde okuduğunuz bütün öykülerin NOTOScular yada Dünyanın Öyküsü yazarları tarafından yazılmış izlenimi verdiği şu günlerde Figen Şakacı, şaka yapar gibi hepsini silip öykü ve roman diline yeniden yaşam aşısı vurmuş.
Yaşasın yarınlardan umut kesilmez, sözü doğruymuş...
Ahmet Ümit Aloğlu