Bayram gelmiş neyime anam anam garibem Kan damlar yüreğime anam anam garibem Yaralarım sızlıyor anam anam garibem Gülmek benim neyime anam anam garibem
Ne kadar yürek burkucudur bu türkümüz?
Türkü, bu yürek burkuculuğunu nereden alıyor, sözlerinden mi, o sözleri söyleten koşullardan mı?
Bugünlerde ülkemin içinde bulunduğu durum, bu türküde anlatılana benziyor.
Belki daha da kötü...
Bir asırlık Cumhuriyet, tarihinde ilk kez bir dış ülkede savaşıyor; bunun ciddiyetini anlatabileceğimi sanmıyorum.
Ülke, içeride bir yığın terör örgütü ile savaşıyor; bu bitmeyen gayrinizami savaşı kırk yıldır sürdürüyor; bu savaşın varlığı, abartısız Türkiye'nin hayat damarlarını kurutuyor: Toplumsal barışı, ekonomik gelişimi, teknolojik ilerlemeyi, çağdaş uygarlığın üstüne çıkmak ülküsünü baltalıyor. "Bütün bunlardan daha elim ve daha vahim olmak üzere, giderek, " insanlarımızın bir arada, beraber,kardeşçe yaşama duygusunu köreltiyor.
Devlet, özel sektör, vatandaş borç batağında kıvranıyor.
Ülke, şeriatçı örgütlerden birinden kurtulmadan bir diğerinin kıskacını hissediyor.
Eğitim, bilime, özgür ve yaratıcı düşünmeye dayandırılacağına hurafeye, bidad'a, dogmatik düşüncelere boğduruluyor.
Akarının Batı'da olduğu daha XII. yüzyılda belirlemiş ulusunun yönü, inanılmaz bir bağnazlıkla doğuya, doğu kültürüne çevriliyor.
Sanat ve sanatçı yüceltileceğine aşağılanıyor, horlanıyor, tutuklanıyor; kısaca sesi kesiliyor...
İspanya iç savaşında Portekiz'e saldırılacağı zaman insanlar, harikaları olan bir ülkeyi ezmeyi kim göze alabilir, diyorlardı. Portekiz'in, evet topu, tüfeği yoktu; ama saldıranların demir hurdalarına karşı yıpratılamaz bekçiler dikmişti: Şairler, kâşifler, Amerika fatihleri... Evet kim göze alabilirdi böyle büyük bir geçmişin varisine saldırmayı?
Ne ilginçtir, bize saldıran bir dış güç ya da güçler koalisyonu yok. Biz o koalisyonu 1923'lerde yenmiştik. Bizim o alandaki gücümüzü biliyorlar.
Şimdi başka kılıklarda çıkıyorlar karşımıza.
Biz ise bu koca yüzyıl içinde bir türlü "barış dili" kuramadık.
Biz bir türlü ulus, bir ülke olmanın dilini bulamadık.
Biz, bir türlü emperyalizmin salyalarını durduramadık.
Biz, bir türlü özgür ve özgün yaşamanın olanaklarını keşfedemedik.
Baksanıza, bayramda bile ağlıyoruz...
Ahmet Ümit Aloğlu