Bugünlerde, çevremde, umutsuzluk duygusunun yayıldığını gözlemliyorum.
Bu kötü bir durum!
İnsanoğlunun en büyük düşmanıdır umutsuzluk.
Savaşmak da zordur onunla.
Ne var ki ve ne mutlu ki bize umudun ne olduğunu öğretenler, umutsuzlukla nasıl savaşılacağını öğretenler var.
Örneğin Yaşar Kemal, "Zulmün Artsın" da şöyle diyor:
"Ben diyorum ki korkulmasın, dünyanın hiçbir yerinde, durum ne kadar umutsuz olursa olsun, ilericiler öyle uzun zaman gericilere yenik kalmazlar. Mustafa Kemal ortaya çıktığı zaman, durum umutsuzun umutsuzuydu, yenildi mi? İnsan umutlu olsun diye bundan sağlam, bundan güzel örnek mi olur? ( ...) Bugünkü bu gelip geçici duruma bakıp umutsuzluğa düşmenin gereği yok..." i
***
Bu durumdan kurtulmanın, diğer bir söyleyişle umutsuzlukla savaşmanın, bilinen iki yolu vardır:
1- İnsanlıktan, insanoğlundan umudun kesilemeyeceğini bilmek.
2- Örgütlü olmak...
Şu günlerde, ülkemizdeki temel sorun işte bu örgütsüzlük durumudur. Siyasi partiler dahil insanlara güven veren örgüt yok.
Ama benim, insanoğluna da onun onuruna da güvenim tamdır; "Gayrik yeter" dediği anda, var olan örgütlerini revize eder; yenilerini kurar; koşullar ne olursa olsun, ilerlemesine, onurunun kırılmasına neden olan koşulları değiştirir; kurtarır kendini...
Anımsayın, Kurtuluş Savaşı sürecinde yobazlar dini de iktidarı da arkalarına alıp yurdu dört bir yanından kuşatan düşmanlara birlikte Mustafa Kemal'e saldırmamışlar mıydı?
Bu durumu da Yaşar Kemal'den dinleyelim:
"...Esirliğimize karşı koyan Mustafa Kemal için dinsiz diye fetva çıkarıyorlar. Düşman. Hem de düpedüz düşman, din düşmanı gelince, düzen sarsılmayacak, Mustafa Kemal gelince düzen sarsılacak... Öyleyse düşmanlara karşı koyan Mustafa Kemal dinsiz, bizi esir etmeye gelen Hıristiyanlar öz Müslüman."
Şimdilerde yine benzer bir durum var. Din maskesi her yerde. Şovenizm her tarafta... Ancak bilinmelidir ki umutsuzluk, insanoğlunun yüreğini tüketir; onurunu zedeler; direncini törpüler.
Aman dikkat! Aman ha, bu girdaba düşmemelisiniz; düşemeyiz...
i Zulmün Artsın, YKY. 2009. s.22