Ünlü sloganı bize bir komedyenimiz ezberletti: "Eğitim şart!"
Toplumsal gelişim için, yaşamın daha uygarca ve zevkli olabilmesi için, insanlarla hatta bütün diğer canlılarla daha başarılı iletişim kurulabilmesi için, doğa-insan ilişkilerinin daha verimli olabilmesi için, çevrecilik bilinciyle doğa ve tüm canlıları sevebilme kemaline ulaşabilmek için vs. vs. eğitim şart!
Eğitilmemiş toplumlardan söz etmenin anlamı yok; ancak eğitilmiş insan gücü olmadan kalkınmanın olanaksızlığını artık bilmeyen kalmadı dünyamızda; toplumu geri bırakmak, toplumun uyanmamasını istemek gibi art niyetler yoksa ortada...
Bunlar, genel doğrular; ancak her şeyi eğitimden beklemek bir yanılgıdır. Sanırım Cumhuriyetin temel yanılgılarından biri budur. Cumhuriyetçi kuşağın hala o yanılgıdan kurtulamadığını şurada burada verdikleri demeçlerde, yaptıkları değerlendirmelerde görebiliyoruz.
İnsanlar niçin eğitilirler?
Uygar olmak için, uygarca yaşamak için...
Uygarlık salt eğitimle olamayacağına göre uygarlığa, sadece eğitimle ulaşabileceğimizi nasıl düşünebiliriz?
Dünyanın bütün ülkelerinde çağdaşlaşmanın temeli sanayileşmek olmuştur. Avrupa beş altı asırdır Aydınlanma felsefesi ile sanayi arasında bir denge kurmaya çalışmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki sanayileşme ile birlikte gelişen kentleşme, aydınlanmanın temel bileşenlerinden biri oldu.
Yani sanayileşme, kentleşme, aydınlanma bir bütünlük içinde oluştu/ gelişti.
Sanayileşmeden kentleşme çarpık kentleşmedir; uygarlığın önünde büyük bir engeldir. İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in, bütün büyük kentlerimizin birer büyük köye dönüşmesinin nedeni budur.
Sanayileşmenin teknoloji ve ekonomiyle ilişkisi bu yazının boyutlarını aşar; ama dikkatten kaçmamalıdır.
Sağlıklı kentleşme olmadan eğitim de sağlıklı olamamaktadır. Çünkü sağlıklı eğitimin temel bileşenleri bilim, teknoloji ve ekonomidir.
Bunlara felsefe, yani düşünce ve ideoloji üretimini eklemiz gerekir.
Eğitim eğitim diye söylenmenin arka alanında, kendini eğitilmiş görmek gururunun yanında kendinden başkasını eğitilmemiş diye küçümsemek bir ego patlamasıdır demek, abartılı mı olur, bilemiyorum.
Cumhuriyet, her şeyi eğitimden beklerken ülkemizi ahtapot gibi saran, kökleri 12. yüzyıla dayalı şeriat ve hilafet özlemli tarikatlar, ekonomiyi ve teknolojiyi ihmal etmeden yetiştirdi kadrolarını; bugün onlarla boğuşuyor ve her karşılaşmada mağlup oluyor.
Eğer gözlemim doğru ise, doğru düşünüyorsam yeniden, eğitimi ihmal etmeden ama her şeyi eğitimden beklemek sığlığından kurtulmuş, çağın gereklerine eğitim programları hazırlamak, eğitim hedefleri belirlemek, eğitim politikaları üretmek gerekiyor...
Ahmet Ümit Aloğlu