//Bir öğrencim (Şimdi ünlü bir öykücü) bir soru sordu: “Kapitalizm amacına ulaştı mı?“ Soruyu düşündüm. Ona Kapitalist ideolojinin iki düşünürünü, biri amacına ulaştı diyen diğeri daha yolun başında olunduğunu söyleyen iki ana düşünüründen yola çıkarak bir cevap verdim. Cevabımı sizlerle de paylaşmak istedim.//
Francis Fukuyama, kapitalizmin ve onun siyasal/ ekonomik uygulaması liberalizmin komünizm karşısındaki başarısını perçinlemek için “Tarihin Sonu” tezini attı ortaya. Ona göre, komünizm ve monarşizm gibi yönetim biçimleri insanlara yeterince özgürlük ve refah sunamadığı için çöktüler. İslamiyet ise modernizmin önemli değerlerini yaşatacak araçlara sahip olmaması nedeniyle liberal demokrasiyle/ kapitalizmle bağdaşamamaktadır. Bir toplumda özgürlüklerin gelişmesi ve toplumun refaha ulaşması için siyasal sistemin liberal demokrasi olması gerekir.
Fukuyama’yı anlamaya çalışırken açıkça şunu görüyoruz: İnsanlığın gelişmesi, kalkınması, refahı ve huzur içinde yaşaması liberal demokrasi ile mümkün.
Bir toplumun yönetim biçimi liberal demokrasi değilse, toplum refah ve huzur içinde değilse, kalkınamamışsa özgürlüklerden yoksun ise o rejim çöker.
Bunlardan şöyle bir sonuç çıkarabiliriz: Fukuyama’ya göre Liberal Kapitalizm. İnsanlığın refahını, saadetini, huzurunu, kalkınmasını sağlamayı amaçlar. Zaten insanlığın bu değerlere ulaşması ancak Liberal kapitalizmle mümkündür.
Soralım:
Kapitalizm bu amacına ulaşabilmiş midir?
Çağımızın liberal kapitalistleri insanlığın saydığımız değerlere kavuşması için mi çabalıyor, yoksa bir avuç kapitalistin, insanlığın maddi manevi bütün değerlerini, servetlerini huzurlarını sömürmeleri için mi ?
Belki de burada “savaşıyorlar” demeliydim.
Savaş sözcüğü de bana bir insanlık düşmanını Amerikalıyı anımsatır: Samuel Phillips Huntington!
Şu “Batı’nın evrenselcilik iddialarının İslam ve Çin medeniyetleri başta olmak üzere diğer medeniyetlerle anlaşmazlığa düşürdüğünü” söyleyen, bundan böyle savaşların “Fay hattı savaşları” olacağını, “şimdilerde yerel düzeyde devam eden Müslüman-gayrimüslim savaşlarının büyüyeceği” tehdidini savuran, sonuçta “Amerikalıların önderliğinde aynı değerleri savunan Batılılarla kendi medeniyetlerini savunacaklarını” iddia eden düşünür.
Bu da diğeri kadar aykırı düşünceler sunuyor bize. Dikkat ettiniz mi, bunda öbüründen farklı olarak insanlar ve değerleri yok, tersine kendi medeniyetleri ve düşmanlar var.
Ne Fukuyama’nın dediği gerçekleşti ne de Hantigton’un öngördüğü savaşlar olup bitti; çünkü ikisi de yalan söylüyorlar. Liberal kapitalizm insanlığın refahını değil, kapitalistlerin bitmeyen hırslarını, doymayan gözlerini tatmin için bütün insanlığı yok etmek üzere. Bu amaca ulaşmadan yok olamaz kapitalizm. Ancak henüz bu amaca ulaşabilmiş yok değil.
Medeniyetler ise çatışmasını sürdürüyor; ancak Hantington’un dediği gibi birleşen Batı, Doğu ile savaşmıyor. Çin korkutuyor onları. Hindistan’ı dengelesin diye yaratmaya çalıştıkları Pakistan ve Endenozya henüz istedikleri seviyeye gelemedi, Çünkü oralarda yaratacakları gücün sahibine saldıran canavara dönüşmesi olasılığından söz eden düşünürleri de var.
Yurdumuza gelince:
Kapitalizm, bizde henüz liberalleşme aşamasında. Hava Yolları, Demir Yolları, askeri tersaneler, ormanlar, dereler, ovalar, tarlalar, bazı madenler, BOR bizim. Bir de biz varız; On Kasım’larda Anıtkabir’i dolduran; ısrarla laik yaşam, laik eğitim, bilim ve aklın öncüğü diyenler…
Daha liberalleşemeden bu kadar halkı perişan eden kapitalizm, liberalleşmesini tamamlarsa ne mi olur; sömürebileceği insanlar yok olmasın diye biraz yumuşuyor görüntüsü yaratır, o kadar.
A.Ümit Aloğlu, 18 Temmuz 2024, Kuzucubelen