İtibar sözcüğü Türkçe değil, Arapça. “br” kökünden türetilmiş. Bize “abara” fiilinin bir çekimi olarak gelmiş. Keşke gelmeseydi; biz saygınlık, değerli bulunmak/ değerlilik derdik; saygı görür olmaktan söz ederdik.
Ülkemizin gündemindeki “tasarruf” genelgesi, devletimizin işleyişi bağlamında biraz çerez parası için tasarruf gibi görünmekle beraber, neden bilmem, bana Sayın Cumhurbaşkanımızın “İtibardan tasarruf olmaz” sözünü anımsatıyor.
Tasarruf da Türkçe değil, Arapça ṣrf kökünden gelen bir sözcük; idare etme, kullanma, harcama” anlamlarına gelir. Bu sözcüğü biz, daha çok dikkatli harcama, idareli olma anlamında kullanırız.
Cumhurbaşkanımızın “İtibardaaaan tasarruuuf olmaaaz!” sözü salt beni değil eminim, herkesi düşündürüyor. Sözü oluşturan kavramların birbirleriyle bağlantıları içinde düşünerek soralım: İtibar nasıl sağlanır, nasıl kullanılır, nasıl kaybedilir?
İtibar, güçle, kurumlarının verimli ve düzgün çalışmasıyla sağlanır, yanlış politikalarla kaybedilir. Örneğin paranız dünyanın en değersiz paralarından biri olmuşsa itibarınız da o düzeylere iner.
Ülkemizde sağlıklı işleyen kurum kaldı mı?
Ülkeye bir göz atar mısınız; örneğin eğitim, eğitimden başka her şeye benzer durumda. Tekel satıldı, Çaykur iflasın eşiğinde. Dün, Dünya ölçüleri içinde itibarı olan üniversitelerimiz vardı, şimdi ilk beş yüze girebilen üniversitemiz yok. Varlık Fonumuz bile zarar ediyor! Hukuk, hukuktan başka her şeye benziyor; yüksek mahkemelerimiz birbirini tanımıyor. Ordu, bu ulusun can damarı, en çok güvendiği kurumdu, içinde insan kaçakçılığı yapan general bile varmış, dikkat ediniz, rütbesi sökülmedi, yargıya gönderilmedi sadece görev yeri değiştirildi. Emniyeti hal-i pürmelali Ayhan Bora davasında ortaya döküldü. Kızılayı depremde çok tartıştık, karayolları şaibe ile çalkalanıyor. Uyuşturucular ilkokulların kapısında dolaşıyor. Ülke mafya baronlarının karargâhı haline gelmiş.
Dün bu ülkede memurlar ve emekliler, kendi kurumlarının dinlence yerlerinde, ucuz tatil yaparlardı, şimdi memurun hakkını hukukunu geçin, emeklilerimizi, parayla öğrenci yurtlarında kalmaya çağırıyorlar; üstelik bunu, utanacaklarına bir olanak vermekmiş gibi anlatıyorlar…
Özetle söylersek ülkede itibarlı bir kurumumuz kalmadı; itibar saraylarla, uçan saraylarla, yüzen saraylarla, binlerce korumayla sağlanmıyor; ülke bu haldeyken neyin itibarından söz edeceğiz?
Düşünsenize Moskova’da kapıda bekletiliyoruz, Tahran’da ulusal yas ilanımız kale alınmıyor. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı ülkemize geliyor, onu bir belediye başkanı ağırlıyor…
Hangi itibarın tasarrufunu tartışacağız?
A.Ümit Aloğlu, 22 Mayıs 2024, Kuzucubelen
------------------------------------------------------------------------------
Tatili, dinlenceyi hafife almayın, devlet memurlarının ve tüm işçilerin, her alanda çalışanların ve üretimin verimliliğini sağlar. Bu ülkede memurların ve işçilerin izin yapmaları, dinlenmeleri yasalar ve yönetmeliklerle düzenlenmiştir; ama sağ olsun iktidarımızın uyguladığı politikalar nedeniyle kimse, ne tatili, anasını babasını görmeye gidemiyor.