Selim İleri Öldü.
Devri daim olsun.
Biz özgün kültürü, değer ölçüleri olan bir toplumuz; bize “Ölülerinizi hayırla anınız”, “Ölünün arkasından konuşulmaz” denmiştir.
Canım kadar sevdiğim bir arkadaşım bana, neden icabetti ise “ukela” demişti gençliğimde, unutmadım, kendisini hiç unutmadığım gibi. Şimdi yazacaklarımı, bu sıfatıma atfedip bu metni okuyan herkes kusuruma bakmasın.
Selim İleri öldü, arkasından konuşmayacağız. Ne yapacağız, badem gözlü diyeceğiz, büyük yazardı, diyeceğiz, öyküleri, romanları, söyleşileri, senaryoları, film yönetmenliği… diye methiyeler düzeceğiz.
Hayır, ben öyle yapamayacağım, Selim İleri’nin yazdıklarını sevemedim ben. Türkiye büyük film yönetmenleri yetiştirdi, Selim ileri onlardan biri olmadı hiç. Hepsinde bir zorlama, bir anlaşılmayı güçleştirme, bu yolla kendine bir zor anlaşılırlık niteliği kazandırma ve bu niteliğin arkasına saklanma çabası gördüm yazdıklrında, yaptıklarında.
Roman mı yazacaksın, Yaşar Kemal gibi, Orhan Kemal gibi, Kemal Tahir gibi, Ahmet Ümit gibi, Haydi biraz günümüze yaklaşalım: Oğuz Atay gibi, Ahmet Altan gibi; öykü mü yazacaksın, Ömer Seyfettin gibi, Sait Faik gibi, Haldun Taner gibi, Şükran Farımaz gibi, Makbule Aras Eyvazi gibi yazacaksın.
Tamam, insanlık da sanat da onu yaratan kültür de değişiyor, gelişiyor. Modernizmi paralamaya çalışan Post modernizm gibi bir bela geldi insanlığın başına.
Tamam, post modernizmin sanata yansımaları oldu. Folkner, Wolf, Thomas Benhard, Dag Solstad, Kerem Eksen, Metin Kaçan, Ali İhsan Anar gibi yazarlar çıktı, sanat dünyasını sarstılar, ünlendiler, hatta itibar ve para kazananlar oldu; ama hangileri yarınlara kalacak; bir Tolstoy, bir Dostoyevski, Balzac, Charles Dickens, John Stainbeck, Haruki Murakami vs.vs. gibi…
Selim İleri’ye dönersek rahmetli, ömrünü edebiyata, sanata harcadı ama ben onda bir üstünlük göremedim. Onda kim ne buldu ise onu, ondan ve eserinden kendinde kalanları yazarsa bana, sevinirim, minnettar olurum. (ahmetumitaloglu@gmail.com)
A.Ümit Aloğlu, 08.01.2025, Kuzucubelen