Emin Şirin Bey bir tv programında “Muhalefet, ben bilirim, bildiğim yolda yürürüm ilkelliğinden kurtulmalı, ciddi, tarafsız, bilim adamlarından ve deneyimli politikacılardan, gazetecilerden, duayen siyasilerden, siyaset bilimcilerden oluşan bir kurul kurmalı, politikalarını o kuruldan geçirmeli, o kurulun önerileri doğrultusunda siyaset üretmelidir” mealinde önerilerde bulundu, katılıyorum.
Anımsarsınız, Erdal İnönü, “limon” metaforu kullandı, metafor zayıf kaldı. Parti başarısız oldu. Deniz Baykal, çarşaflı kadına rozet taktı, parti sandığa gömüldü. Şimdi de kırmızı kart imgesi kullanılıyor. (Bana çok zayıf gelmiyor; ancak iyi anlatılmadığı açık. Demirel gibi konuşmayı öğretmeli birileri Özgür Beye) TBMM’de Sırrı Süreyya, neredeyse tiye aldı kırmızı kartı.
X’te, birisi, “3 A sınıfından Özgür Özel…” dedi.
Ezberci öğrenci gibi sallanarak konuşan, beden dilini komedi filmi artistleri kadar kötü kullanan, sözü uzattıkça uzatıp başı ile sonu arasına on ayrı kavram sokan bir konuşmacı bu ulusu peşinden sürükleyemez, diyor mahalleli.
Evet, yerel yönetimler seçimlerinden başarıyla çıktı Özel; ancak kendileri çok yeniydi, iktidar alabildiğine yıpranmıştı. Seçimlerden sonra günler geçince, yapılan anketlerde vatandaşımız, “Sorunları kim çözer” sorusuna, sorunları yaratan AKP değilmiş gibi, “AKP/ Erdoğan çözer” demeye başladı yeniden.
Neden?
İnandırıcı bir iletişim yoluyla sorunları nasıl, hangi politikalarla, hangi kadro ile çözeceklerini anlatamadıkları için insanımız, “Bunlar çözemez” diyor; çünkü; vatandaşın kendilerine güvenmesini sağlayamadılar, vatandaşı kendilerine bağlayamadılar, inandıramadılar.
Öyleyse?
Öyleyse yeniden örgütlenmeli, örgütü eylemli ve çalışır hale getirmeli, vatandaşta güven yaratmalı, seçmeni, özellikle de tarafsızları, sorunları çözebileceklerine inandıracak politikalar üretmelidir Sayın Özel.
Ben söylüyorum ya, ne kendisi ne de kadrosundan biri okuyup ciddiye alır bunları.
Öyleyse niye mi yazıyorum?
Yazmayayım da çatlayıp öleyim mi babam gibi. (1)
A.Ümit Aloğlu, 15.01.1025, Kuzucubelen.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1) Babam, 1950 seçimlerinde seçimi DP’nin kazandığını duyunca radyosundan, ağzından kan geldi, öldü.