Söze doğrudan girelim:
Toplumsal olaylar, hedeflerine ideolojileri temelinde ulaşabilir.
Anımsarız, bizim tarihimizde, hata insanlık tarihindeki en saf, en nahif, en samimi ve şiddetten uzak toplumsal etkinlik, “Gezi Direnişi” idi. Türkiye hop oturdu hop kalktı. Gösterileri onaylayanlar evlerine sığmadı. Gençlerimiz, çocuklarımız öldü.
Devlet, krizi ustalıkla yönetti. Yurt dışında olan Başkan, olaylar yatıştığında geldi, gezicilerle görüştü, ilerde intikamını alacağı tavizler vererek eylemleri sönümlendirdi.
O zaman da yazdım; iktidar boşuna celalleniyor, dedim. Çünkü, toplumsal olayların başarıya ulaşması için olmazsa olmazlar vardır:
Lidersiz toplumsal olay başarılı olamaz.
Programı ve somut hedefi olmayan toplumsal olaylar başarılı olamaz.
Örgütlenememiş kitleler başarılı olamaz.
İdeolojisiz toplumsal olaylar asla başarılı olamaz.
Gezinin bir lideri yoktu.
Gezinin Taksim parkının ağaçlarını korumaktan başka bir programı da hedefi de yoktu.
Gezi, örgütlü değil, spontane bir hareketti.
Gezinin bir ideoloğu ve ideolojisi yoktu.
Sonucuna bakın, bir menajer, hükümeti yıkmak gibi bir suçlamayla yargılanıyor. Menajerin yıkacağı hükümet yaşar mı, size komik gelmiyor mu?
Daha ciddi görünen sanıklar için hazırlanan iddianamelere bakın, bomboş.
Ekrem İmamoğlu için yapılan mitinglere gelince:
Bu mitingler için farklı düşünüyorum:
Bu mitinglerin ciddiye alınacak bir lideri ve onu destekleyen bir partisi var.
Henüz yeterince açıklayamamış olsalar da CHP’nin ve CB adayının, en azından demokrasiyi yeniden inşa etmek, kuvvetler ayrılığını hayata geçirmek, parlamenter demokrasiye dönmek, ülkede hukuku egemen kılmak gibi bir programı var.
Toplumu yönlendirmeye çalışan bir parti örgütü var. (Eleştirilerim saklıdır)
Toplumsal eylemin Atatürk gibi bir ideoloğu ve sosyal demokrasi sözleriyle özetlenebilecek bir ideolojisi var.
Öyleyse:
Bu eylemlerin, doğru yönetilebilirse başarılı olma şansı var.
A.Ümit Aloğlu, 24.03.2025, Kozyatağı