Sözü dolandırmadan söyleyeyim, MİLLİ EĞİTİM BAKANI, bakanlığının adını bile umursamadan hazırladığı programla, okulları cemaatlerin arka bahçesine çevirmekle bizi, açıkça İslam Medeniyeti diye adlandırdıkları İslami despotizme sürüklüyor.
Bu çabanın arka alanında Selefî- Eşari ideoloji vardır. Selefî -Eşari ideolojiye göre geri kalmışlığımızın nedeni İslam’dan uzaklaşmamızdır. Diyorlar ki: “Cumhuriyet, (Meşrutiyetti de işin içine alabiliriz) geri kalmışlığımızın nedeni olarak İslam’ı gördü. Oysa geri kalmışlığımızın nedeni İslam değil, tersine İslam’dan uzaklaşmamızdır. Meşrutiyet ve onun devamı olan Cumhuriyet aydınları, Batı Medeniyet havzasına kaydılar; ancak büyük halk kitlesi Müslüman olarak İslam uygarlığı havzasındaydı ve aydınlarla beraber Batı uygarlığına geçmedi, yerinde kaldı. Böylece aydınlarla halk birbirinden ayrıldı.Aydınlarla halk arasında bir kültürel çatışma başladı, hala devam ediyor.”
Kendileri, aydınlarla millet arasındaki bu çatışmayı durdurmak, halkı ait olduğu uygarlık havzasında huzurla yaşatmak istiyorlarmış.
Bu bakış açısı, yani devletle milleti barıştırmak iddiası, insanlarımızı akılcı, bilimci, özgürlükçü, laik dünyadan koparmak, Selefî-Eş’ari inançların egemen olduğu dünyaya taşımak isteklerinin takiyesidir.
Oysa ulusumuzun devleti ile aydınları ile ne bir din kavgası ne inanç kavgası ne de bir uygarlık kavgası vardır. Sadece siyasal dincilerin, hiçbir iş yapmadan, hiçbir üretimde bulunmadan halkı Allah ile aldatarak, bolluk içinde yüzen mecraların Cumhuriyet ile ideolojik bir sürtüşmesi vardır. Bu çevreler, kendilerini ayakta tutan, besleyen ve büyüten ideolojilerini “milletin değerleri, bizim tarihi değerler sistemimiz” diye sunuyor, Cumhuriyet kazanımlarını, meleklerin bacaklarına bakıyorlar iddiasıyla rasathaneyi bombalatan mantıkla ortadan kaldırmak istiyorlar.
Niçin?
Bu sorunun cevabı kapitalist- emperyalist dünyanın tarihini yeniden yazmayı gerektirir.
Özetleyelim:
Allah ile aldat, yalanlarla kandır, vaatlerle avut, uyut; aç bırak; böl, parçala güçsüz olsunlar; sana muhtaç olduklarını zannetsinler.
Sonuç:
Sömür gitsin.
A.Ümit Aloğlu, 8Ağustos 2024, Kuzucubelen