İnsanlar, siyasetçi, gazeteci, esnaf, seyyar satıcı, tıraş olmak için berber koltuğunda, usta yanağıma ustura yarası açmaz inşallah duygularıyla kıpırdamadan konuşulanlara kulak kabartan memur, sınıfına gitmek için zilin çalmasını bekleyen öğretmen, inşaatın demirini hesap ederken patronla deprem gerçeği arasına sıkışmış mühendis, Batıya kaçmak mı, yurdunda kalmak mı sorusuna henüz cevap verememiş doktor, bizim mahallenin sebzecisi, Ulu Cami’nin avlusunda cemaat namaza durmadan bir ayakkabı daha boyama gayretindeki boyacı… velhasıl ütün yurttaş “Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelir mi?” sorusunu soruyor, siyasi meşrebine, ailesinden aldığı kültüre, okuduğu okullardan ve kitaplardan, izlediği filmlerden ve televizyon yayınlarından edindiği birikime, büyük babasından aldığı dini telkinlere göre de yanıtlar veriyor:
-Olur mu canım, bir sözcük için yıldızı bu kadar parlak bir adamın geleceği ile oynanır mı?
- Asıl o yüzden geliyor siyasi yasak İmamoğlu’na?
-Koca parti; bunca birikimi ve geçmişi olan, bunca seçmeni olan parti bunu engelleyemez mi?
- Belki de harekete geçerek iktidarın ceza verme isteğini köpürtmekten çekiniyorlardır.
-İşte iktidar bunu sezerse ya da biliyorsa hiç çekinmez verir o cezayı. Çünkü korkaklardan politikacı olamayacağını bilir Erdoğan ve partisi.
-Öyleyse?
-Öyleyse yeri göğü inletmeli CHP! Olmadı, Ekrem İmamoğlu’nun, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklamalı. Baykal’ın hantallaştırdığı dev örgütünü harekete geçirmeli… Ne bileyim, politikacı mıyım ben, ne gerekiyorsa şimdiden yapmalı; değilse yarın, dün bilmem ne kadar avukatla Yüksek Seçim Kurulunun kapısına dayanacakken rakı masasına oturup “Adam kazandı” demişti ya birisi, yine benzeri bir durum yaşanır, yine geçer atı alan Üsküdar’ı…
A. Ümit Aloğlu, 21 Eylül 2024, Kuzucubelen