İnsanoğlu üzerinde yaşadığımız bu doğaya. özgü bir canlıdır. Başka gezegenlerde hayat olsa bile o hayatı yaşayanlar bizim gibi değildir. Başka biçimlerde, başka formlarda; başka koşulların geliştirdiği canlılardır.
Dünyamızdaki diğer canlılar da bizden farklıdır. Diğer bütün canlılar çevrelerindeki değişikliklere genetik uyum yaparak sürdürürler yaşamlarını. İnsanoğlu, yaşamını sürdürmek için çevresindeki değişikliklere genetik uyum sağlamaz; biriktirdiği bilgiler, yarattığı kültür ve keşfedip geliştirdiği teknoloji sayesinde gerçekleştirir çevreye uyumu ve yaşamını sürdürmeyi… Bu süreçte daha çok üretim teknikleri geliştirir. Bu süreçte daha az kaynak tüketmenin, daha az enerji kullanmanın çarelerini arar, bulur.
Günümüzde de öyle yapıyoruz. Çevremize karşı duyarlıyız, onu yok etmek için değil, korumak için yeni bilgiler geliştiriyoruz, yeni teknikler üretiyoruz. Bunları yaparken “ahlaken” de gelişiyoruz. Bu maddi koşullar kadar önemlidir. Onun, gelecek kuşakların da yaşamına olanaklar sunması için önlemler almamız, örneğin Kaz Dağlarını yok edemesinler diye, örneğin İkizdere’de Akbelen’i korumak için, örneğin İkizdere’yi ve doğayı korumak için yapılan direnişler bu ahlakî gelişmenin tipik örnekleridir.
Ne var ki bu saydığımız ve saymadığımız doğa ve doğal kaynakların tüketimini önlemek için yapılan direnişlere, direnişçilere yapılanlar, çevre için alternatif yaklaşımların hayata geçmesini de önlemektedir. Oysa çevreciler ve bu konulara kafa yoran toplumbilimciler, yaşam planlamacıları çevreye ilişkin alternatif yaklaşımlar üretmektedir. Bu bağlamda üretilmiş yaklaşımlar, beş maddede toplanmaktadır: 1- Ekonomik gelişmeci çevrecilik, 2- Çevre korumacı çevrecilik, 3- Kaynak yönetimci çevrecilik, 4- eko- gelişmeci çevrecilik, 5- derin ekoloji yaklaşımlı çevrecilik. i
Bunların her biri için açıklama yapılabilir ama asıl bilinmesi gereken bu saydığımız maddelerden öteye, burjuvazi, sermaye ve yönetim anlayışları üzerinde de durmak, Sosyal Demokrasi anlayışını yeniden kurgulamak, canlı ve cansız çevreye ekonomik çıkarlar için zarar vermekten vazgeçmek gerekmektedir. Değilse obur oligarşi insanoğlunun geleceğini yok etmek için elinden geleni yapmaya devam edecek, biz de Erzincan İliç’te, Soma’da, Erzurum’da, Elazığ’da, Bartın’da, Amasya’da vs vs yaşananların benzerlerini yaşamaya devam edeceğiz…
A.Ümit Aloğlu, 12 Mayıs 2024, Kuzucubelen