(Bu yazıyı okuyanlar lütfen yazılış tarihine dikkat buyursunlar.)
Yıllar önce bu köşede belediyelerin, zarar ettirilerek bütçeye yük haline getirildiğini; satılmalarına gerekçe hazırlanan KİT’ler gibi borç bataklığı haline getirildiğini, kısa zamanda içinden çıkılmaz sorunlar yaratacağını yazmış ve “Kitleri satarsınız, birilerine bir kuruşa peşkeş çekersiniz, uluslararası şirketlere armağan edersiniz vs vs. ancak belediyeleri ne yapacaksınız, ülke ekonomisini sıkıntıya soktuğunda… Üstelik bunca borcu niçin yaptıklarını bilmiyor/ bilemiyorsanız…Dahası, bu borçlanılan paraların kim için, ne şekilde, ne kadar dürüstçe harcandığını bilmiyorsanız…
Belediye borçlanmaları halkın yaşamını kolaylaştırmak ve konforlu hale getirmek, insanlarımızı rahatlatmak için yapılmışsa ne gam; ya yandaş - ortak - kardeş- candaş şirketlere para kazandırmak için yapılmışsa…
Burada akla gelen ne zaman yapılmış bu borçlar sorusu geliyor. Halkın yararına yapılmışsa kimin zamanında, hangi tarihlerde yapılmış olursa olsun, önemli sayılmayabilir; ama bir önceki paragrafta yazdığımız mecralara para kazandırmak için harcanmışsa bu paralar, elbette borcun yapıldığı zaman, borçlanılan paranın nasıl harcandığı önemlidir. Devletin bunları denetleme, belirleme ve kontrol kurumları var: Sayıştay, Danıştay, Başbakanlık Denetleme kurulu; hemen her kuruluşun teftiş dairesi vs vs…
Dahası vecizelerimiz var bize yol gösteren:
* Çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz..
“Hırsızlık yapmayı bilmeyenler fakirdir.”(R. T. Erdoğan)
“Ben evladından hırsızlık öğrenen kimseyi görmedim; hırsızlık babadan oğla geçer.” (R.T.Erdoğan)
***
Nihayet o gün yaklaştı, ülke belediye borçlarıyla yüzleşecek; öyle görülüyor ki FETÖ/PYD olayında olduğu gibi belediye borçlarında da iktidar, hemen tamamı kendi partilerinin belediye başkanları zamanında yapılmış, niçin yapıldığı henüz belirlenmemiş bu borçlar için “ Allah’ın bir lütfudur” denecek ve bizzat yaptıkları, yapılmasına göz yumdukları, hatta teşvik ettikleri belediye borçlarını rakiplerine karşı, siyaseten, görülmedik bir pişkinlikle, bir silah olarak kullanacak “ Allah’ın lütfu”na çevireceklerdir.
Ne zamana kadar?
Bu millet, Nazım’ın dediği yere geldiği zamana kadar:
“Bir kere,
«—Gayrık yeter!...»
demesinler.
Ve bir kerre dediler mi…
……………………….
Her sorun çözülür, bu da!
A.Ümit Aloğlu, 22 Temmuz 2024, Kuzucubelen