Herkes biliyor; kayyım, son tahlilde kayyım atayanın başına bela olur. Kimse söylemiyor; ama ben söyleyeceğim:
Ulusun iradesini belirleyecek seçmen, sandığa giderken varlığının değerini hisseder, işe yaradığını düşünür. Onlara sandığa boş yere gittiği düşündürülürse bu, düşündüren için, demokrasi için; seçimli bütün sistemler ve rejimler için tehlikeler doğurur.
Seçmen, iradesine el konulduğunu düşünür. Buna tepki olarak görevden uzaklaştırılan başkanına ve onun partisine daha sıkı bağlanır. Bu, siyaseten sorunlu bir durumdur.
Ya da seçmen sandığa gitmeyebilir. Seçmenin sandığa gitmemesi, sandığa gitmeyi sorgulamaktan da sakıncalıdır; çünkü son tahlilde seçmenin demokrasiye inancını zedeler.
Bütün bunlardan daha kötüsü seçmenin adalet duygusu yaralanır. Adalet duygusu yaralanan kişiler/ toplumlar sorunların çözümü için başının çaresine bakmaya kalkışır. Bu da demokrasinin mezarının kazılmasıdır.
Öyleyse:
Başta iktidarlar, bütün siyasi kurumlar kayyımla, nepotizmle, kayırmacılıkla, yolsuzlukla değil, eşitlikle, kardeşlikle barış ve laiklik temelinde demokrasiyi geliştirmekle/olgunlaştırmakla ilgilenmelidir.
Ümit Aloğlu, 17 Kasım 3034, Kuzucubelen