Dr.Merdan Yanarağ, “İçtihat Kapısı, İslamo Faşizm ve Kutsal Kısırdöngü” kitaplarında Müslümanların neden geri kaldıklarını inceliyor. Kendisinden önce bu konuya kafa yormuş bütün düşünürlerin düşüncelerini irdeliyor; her incelemesinin sonunda şu sonuca varıyor: Sorunu göremediler.
Yanardağ’a göre sorunu göremeyenlerin bir kısmı ne diyor:
“Evet Müslüman dinine mensup insanlar geri kalmıştır; fakat bunun sebebi İslam değildir; tersine Müslümanların İslam’a yeterince ve doğru sarılmamalarıdır. Kurtuluş, İslam’a daha sıkı sarılmaktadır.”
Yanardağ’a göre böyle düşünenler, Mutezile’yi iyok eden, içtihat kapısını (dini ve dünyevi konuları tartışıp karara bağlama uygulaması) kapatan İmam Gazali’nin ideologluğunu yaptığı, Nizam’ül Mülk’ün yaşama geçirip uygulamasını yaptığı, bu güne kadar süren Eşari-Selefi-Vehhabî inancın sahipleridir kibunlar, Müslümanları düşünceden, felsefeden ve bilimden uzaklaştırıp “İçtihada gerek kalmamıştır, her sorunun cevabı ve her bilimin kökü Kur’an’da vardır, Müslüman sadece biat eder, itaat eder, ibadet eder” derler.
Diğerleri biraz daha serttirler. Onlara göre İslam gerilememiştir. Batı da ilerlemiş değildir, bu bir ahlak sorunudur, Hıristiyan Batı dejenere olmuştur. Biz İslam’a daha çok sarılmalıyız.
Bir diğer zihniyet ise “Batı ilerlemiştir, biz de ilerleyebiliriz, ancak Batının bilimini, teknolojisini alabiliriz, kültüründen uzak durmalıyız” diyen zihniyettir.
Bunlar ve diğer bunlara benzer görüş sahipleri İki hususu anlamamışlardır:
1- Batı ilerlemesini Hıristiyan olduğu için yapmamıştır; tersine dini, vicdani alana iterek (laiklik), dünya ile öbür dünyayı ayırarak, aklı ve bilimi özgürleştirerek gerçekleştirmiştir ilerlemeyi.
2- Müslümanlar Laiklik bir yana, düşünmeyi ve aklı terk ederek, bilimi, felsefeyi ve teknolojiyi kullanmayı ret ederek kutsallaştırdıkları bir kısırdöngüye girmişlerdir. Biatı, teslimiyeti, itaati öne çıkararak da kendi orta çağlarını tekrarlamışlar kısır döngüye düşmüşledir. Bu kısır döngüyü bugün de tekrarlayarak yaşamaktadırlar.
Buraya eklemek lazım: Cahilleri daha çok sevenler, okulları medreseleştirmek için çırpınanlar, tarikat militanlarını (sufileri) okullara yerleştirmek, kendi ideolojilerini hayatta tutmak, yani kısır döngülerini yaşatmak isteyenler, bugün de devam eden İslam ortaçağını sürdürmek istiyorlar?
Sosyoloji ve siyaset bilimi açıkça gösteriyor ki biat eden insanları yönetmek çok kolaydır. Bakın ülkenin bütün değerleri çökertilmiş, parası pul olmuş, birikimi, yedek akçesi, kefen parası yok olmuş, ovaları, dereleri, dağları birilerine peşkeş çekilmiş, yer altı ve yer üstü kaynakları uygun gördüklerine/yandaşlarına dağıtılmış, ötesi bir yana ekmek on lira, simit on iki lira, domates ve örneğin şeftali tarlada/bahçede sekiz lira, pazarda otuz, markette elli lira olmuş, fasulye yüz, bamya yüz seksen lira’ya çıkmış, 26 milyon insan devlet yardımlarıyla yaşar hale gelmiş ve ülke, hukuktan ve adaletten söz edilemez, eleştiri yapılamaz hale gelmiş, iktidar “Bu kadar insana yardım ediyorum” diye övünen bir zihniyeti benimsemiş… Bütün bunlara rağmen iktidar partisi hala %30’un üstünde oy alıyor; silkinse yeniden kırkı geçecek.
Neden?
Dr. Merdan Yanardağ’ın bu soruya cevabı şöyle: İmam Gazali, devletin de desteğini (Selçuklu- Nizam-ül Mülk) arkasına alarak İbn Rüşt’ü yendi; yani; İçtihat kapısı kapatıldı, akıl ve bilim terk edildi, biat ve teslimiyet esas alındı. İslam, kendi orta çağından çıkamadı.
Siz ne diyorsunuz?
A.Ümit Aloğlu, 14 Ağustos 2024, Kuzucubelen